Ukrayna ve Kırım Hakkında…
Ukrayna ve Kırım
2006 da Moskova’yı, 2013’te Sivastopol ve civarını gördükten sonra eski SSCB ülkelerini oluşturan memleketler hakkında bazı gözlemlerimi paylaşmak istiyorum öncelikle..
Ben solcu değilim, olsam olsam belki sosyal demokrat olabilirim. Aslında şimdilerde ırkçı sayılan, ama Türklüğüm ile övünen biriyim. Zaten 1970’lerde Tıp Fakültesinde iken bir solcu rüzgarı eserdi ki, ne siz sorun ne ben söyleyeyim.. O zamanlar solculara söylemiştim:
“Komünizm batmaya mahkumdur!” ve Yüce Allah’ım bana 1989’da Doğu Avrupa’da, 1991’de SSCB’nin parçalandığını ve Küba hariç yeryüzünde komünist ülke kalmadığını gösterdi..
Zaten bilhassa Lenin’ in kitaplarını okuyan her aklı başında insan, tutarsız cümleleri ard arda sıralanmış bu sistemin tutmayacağını anlardı:
“Şiddet, elbette, bizim düşüncelerimize yabancıdır. (Lenin Toplu Eserler, 23. Cilt) Silahsızlanma, sosyalizmin amacıdır.” ((Lenin Toplu Eserler, 23. Cilt) Komünizm zorla kabul ettirilemez. (Lenin Toplu Eserler, 29. Cilt) diyen biri eğer gizli servis ve toplama kamplarını kuruyorsa ve zorla fikirlerini kabul ettirmek istiyorsa, etmeyenleri ölüm veya Sibirya’ ya sürgüne göndererek cezalandırıyorsa, bunun adı sosyalizm değil, diktatörlük olur.. Nitekim öyle olmuş ve halk baskı ve zulüm altında inlemiştir. Gorbaçov’ dan itibaren liderler bu hatayı görmüşler ve toplumlarını düzeltmeye çalışmışlardır, ama düzeltmeleri için daha en az bir asır daha gerekmektedir.. Bu sistemin yürü(ye)meyeceğini Lenin en başında belirtmiştir zaten:
“Tarihin en büyük buluşu yapılmış, proleter tip bir devlet yaratılmıştır. Yeryüzünde hiçbir güç Sovyet devletinin yaratılmış olduğu gerçeğini yok edemez. Bu tarihsel bir zaferdir. Yüzlerce yıldır devletler burjuva modele göre yaratıldı ve ilk kez burjuva olmayan bir devlet keşfedildi. Yönetim aygıtımız bozuk olabilir; ama icat edilen ilk buharlı makinenin de bozuk olduğu söyleniyor. Hatta hiç kimse bu buharlı makinenin çalışıp çalışmadığını bilmiyor; ama önemli olan bu değil; önemli olan buharlı makinenin bulunmuş olmasıdır. İlk buharlı makinenin hiçbir işe yaramadığını varsaysak bile, somut gerçek, bugün artık buharlı makinelere sahip olduğumuz gerçeğidir. Yönetim aygıtımız çok bozuk olsa bile, onun yaratılmış olduğu gerçeği değişmez.”
Adamcağız kendi ağzıyla düzgün bir şey yapamadıklarını söylüyor, lakin herhalde proletaryada kafası çalışan hiç yok ki, anlamıyorlar, veya anlasalar dahi baskı ve korkudan bozuk düzene hiç seslerini çıkaramıyorlar.. Bir asır geçmeden de bu köhne yapı gözlerimizin önünde çöküp gitti..
İşte, bugün bile bu ülkeleri gezmek istediğinizde, aynı baskıcı rejimi hissedeceksiniz: 3 kişiden 2 sinin gizli polis olduğu ülkede ne huzurunuz vardır, ne de mutluluğunuz olabilir…
Sivastopol’de Lenin caddesinde akşam üzeri yürüyoruz.. Bizi misafir edenlerden biri yanımızda ve uyarıyor:
“Sakın sigaranızı açıkta içmeyin, gizli için yoksa problem çıkar!”
Taksiye mi bineceksiniz? Tüm taksiler gittikleri yerleri günlük bir liste halinde yazıyor; tabi sizin ve ülke vatandaşlarının da adım adım nereye gittiğiniz fişleniyor..
Bu ortamda yaşarken rahat edebilir misiniz? Zaten dili anlaşılmaz, tarihsel hatıralar tatsız; hala da düzelmemiş…
Başka yönden bakalım olaya:
Bizi gezdiren Kırım Tatarı şoförümüz hem hukuk, hem de ekonomi fakültelerini bitirmiş… Üniversiteli işçi çok ama iş yok: dolayısıyla şoförlük yapıyor ve aylık kazancı 200 $. Bir doktorun kazancı da 200 $: bunu da benim kabul etmem mümkün değil! Okumuş mühendis, avukat gibi insanlar ile yalnız el emeği üreten kişinin aynı maaşı alması bana göre mantıksız! Bu nedenle de komünizmi kabul etmem imkansız! Zaten Lenin’ in de söylediği gibi Yönetim aygıtı çok bozuk olduğu için ömrü bir asır bile sürmedi.. Ama düzeltilmesi gene en az bir asır alacak gibi..
Diyeceğim şu ki, böyle bir memlekete gidiyorsanız mutlaka bir tanıdığınız olması lazım veya tur ile gitmenizi öneririm..
Zaten Kiril alfabesinden dolayı yön bulma çok zor, bir de buna insanın her an tedirgin olması eklenince seyahat diğer batı ülkelerinde gibi zevkli geçmiyor ne yazık ki..
İyi olan hiçbir şey mi yok? Var tabi..
Bize göre her şey ucuz: deniz mahsulleri, içki, sigara.. Ama bu konuda da uyanıklık etmeye başlamışlar: gelen turisti kazıklamak için havaalanı gümrüksüz mağazasının fiyatları bizimkiler ile aynı: Bu nedenle içki ve sigara alışverişinizi şehirden alın ve yarı yarıya kazanın!
Çok memleket gezdiğim halde en leziz ve dolgun kalkan balığını burada yedim. Bizdekiler kalkanın yavrusunun en minikleri; Sivastopol’de yediğimiz kalkan ise tam 6,5 kilo idi!
Taksiyi de mutlaka telefon ile merkezden çağırmanız lazım: duran taksiye binerseniz taksimetrenin açılmayacağını ve kazıklanacağınızı önceden kabullenmeniz lazım!
Bunları girişte neden yazdım?
100 sene önceki korku imparatorluğu -SSCB yıkılsa dahi- hala devam ediyor…
Artık isterseniz kısaca Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nden kısaca bahsedelim.
Adını Altınordu Kırım eyaleti başkenti olarak orijinal haliyle Qırım şehrinden alır. Qırım Kırım Tatarcası ile “tepem” anlamına gelir (qır-tepe, ım-benim).
1239’da Altın Orda (Kıpçak Hanlığı) gelince, kıyılar dışında bütün Kırım yarımadası bir Türk ülkesi halinde idi. Kuzeyde Hazarlar ve Kıpçaklar zamanında Kırım limanları, iç muhtariyetlerini korumak şartıyla yüzyıllar boyu Bizans’a bağlı kaldılar.
XIII. ve XIV. y.y.’larda Altın Orda, siyasî, iktisadî ve kültür bakımından Türk dünyasının en önemli bir ülkesi idi. Özbek Han’ın hanımlarından biri Andronikos Paleologos’un kızı idi. Böylece Bizansla sonra Memlûklar, Osmanlılar, Litvanya ve Lehistan devletleriyle yakın münasebet kurmuşlardı. Ayrıca Yıldırım Beyazıt ve Toktamış arasında Timur tehlikesine karşı yakın dostluk vardı. Toktamış (1376-1396) onların son büyük hakanı olmuş, Timur tarafından Saray şehri yıkılıp ahalisi kılıçtan geçirilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet 1475’de Gedik Ahmet Paşa’yı kuvvetli bir donanma ile gönderip Kefe’yi ve Kırım sahillerindeki Cenevizlilere ait bütün limanları fethettirdi. Cenevizliler tarafından hapse atılan Mengli Giray kurtarılıp hanlığa getirilerek Osmanlı sultanına tâbi olmayı kabul etti. Yavuz Sultan Selim’e kızını vermiş olan Mengli Giray, ona askerî destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. Bundan sonra hanlar sultanın özel fermanları ile tasdik olunurdu. Fakat Rusya kuvvetlenince, 300 yıl boyunca kendi hanları idaresinde ve Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Kırım Hanlığı’na göz dikmiş, 1736’da Kırım yarımadasına girerek Bahçe Saray’da iki bin evi ve Han Sarayı’nı yakmış, ayrıca Akmescit’i (günümüzdeki Simferapol) yakmıştır. Bundan sonra Şahin Giray ihanetle Rusya’ya kaçıp onlara sığındığından 1774’de Kaynarca Antlaşması ile Rusya Kırım’ın istiklâlini ve tarafsızlığını Osmanlı Devleti’ne kabul ettirdikten sonra 1783’de de Kırım’ı kesinlikle ilhak etmiştir. 1917’de Kırım Türkleri bağımsızlıklarını ilân edip devlet kurdularsa da 1920 sonlarında ihtilâl kuvvetleri gelince durum değişmiş, ilk dünya savaşından sonra 19 Ekim 1921’de muhtar Sovyet cumhuriyetleri arasına katılmıştır. Son dünya savaşında bazı Kırımlıların Alman kuvvetlerine katıldığı ileri sürülerek bütün Kırım halkı önce Sibirya’ya, sonra Orta Asya steplerine sürgün edilmiştir.
Nüfusu 2 milyon civarındadır.
Para birimi: Glivnya. 8 glivnya, ortalama 1 Amerikan doları yapıyor. Türk parasına çevirmek isterseniz glivnya yazan ücreti dörde bölmeniz yeterli..
Para bozdurmak isterseniz sakın bankaya gitmeyin: sıra, pasaport fotokopisi, onlarca fiş, imza vs.. bir saate yakın zamanınızı alır. Birçok döviz büfesi var, belki birkaç kuruş kaybederek bozduruyorsunuz, ama işlem saniyelerde bitiyor. Yalnız, yüksek meblağ bozduracaksanız ve elinizde kalanı tekrar dolara çevirmeniz gerekirse, bir sefer bankada bozdurmanın faydası var. Çünkü verdikleri makbuz ile kalanı tekrar dolara çevirebilirsiniz..
Türkiye ve Ukrayna arasındaki 22 Aralık 2011 tarihli vize anlaşması 1 Ağustos 2012 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. Anlaşmaya göre 180 gün içinde 90 günü aşmamak kaydıyla, giriş yaptıkları tarihten itibaren 30 gün süreyle vizesiz kalınabilecektir.