Madrid ve Toledo
İspanya 2010
İspanya 17 bölgeden oluşan bir krallıktır. 46 milyon nüfusu vardır ve Müslümanlık açısından önemi, Emeviler tarafından idare edildiği 8-13. asır arasıdır.
Madrid
Madrid’e birkaç kez gittim, bir türlü sevemedim. Aslında büyük şehir, güzel şehir ama bir türlü içim ısınmadı. Belki de ilk gidişimde garsonların ukala tavırları, tabaklarımızı önümüze atar gibi koymaları benim gibi nazik bir akrep burcunu çok etkiledi. O nedenle de bu zamana kadar Madrid’i yazmayı hiç düşünmedim. Zaten sayfanın zayıflığından bunu rahatlıkla anlayabilirsiniz…
Ama artık bir şeyler karalama zamanı geldi galiba, diyerek sayfaya birkaç resim koydum. Aslında bana göre Madrid’in her şeyi var, ama ruhu yok. Benim naçiz düşüncem, Londra’ dan sonra Avrupa’ daki 2. ruhsuz şehridir Madrid.. O nedenle Paris gibi, Prag gibi insanın üzerinde veya en azından benim üzerimde bir etki bırakmadı/bırakmıyor. Zaten tarihte de Madrid önemli bir yer olarak geçmez. İspanya Hıristiyanlığının merkezi Toledo’ dur ve Madrid ancak Toledo’ yu kuzeyden gelen saldırılara karşı korumak için kurulmuş bir kaleymiş. Giderek büyümüş 3 milyon nüfusa ulaşmış ve yeni binalar ile kuzeye doğru büyümeye çalışmış.
Tabi bir de Madrid deyince Real Madrid olgusu var. Bana göre çok güçlü bir takım hatta 2000 yılında Galatasaray Real Madrid ile oynadığında taa Monaco’ ya kadar gitmiştim ve tabi ki süper kupayla geri dönmüştük…)) Real Madrid’ in tek sevmediğim tarafı ise; aldığı futbolcular o kadar yüksek fiyat veriyor ki boşu boşuna Futbolcu borsasını yükseltmesi…(
Peki hiç mi sevilecek tarafı yok?
Var tabii.
Prado Müzesi: Çok değerli eserler barındırıyor. Yalnız Goya’ nın eserlerini görmek için gitmeye değer..
Bir de benim gibi empressionistleri sevenler için Thyssen Müzesi var ki en az Prado kadar görülmeye değer:
Lokanta ve Kafelerinin çoğunda sigara içilebilmesi: aslında bu tüm İspanya’ da geçerli. Geçen seneye kadar, bizdeki gibi kapalı alanlarda sigara içilmiyormuş. Fakat tiryakiler bastırınca, lokantalar vs.. sigara içilen bölümler yapılmış..)
Arena ( PLaza de Toros de Las Ventas) ve girişindeki boğa ile matador heykeli: 2012 den itibaren İspanya’ da boğa güreşleri yasaklanacakmış ( Katalan Bölgesinde yani Barselona ve çevresinde şu anda bile yasaklanmış durumda..) Yapıdaki Arap mimarisinin etkisine dikkatinizi çekerim.
Mordo Ağabeyimin notu: İneklerin kutsal sayıldığı Hindistan’dan kaçanlar İspanya’ ya kadar gelmişler ve ineklerin tanrı olmadığını, insanların onlara üstün olduğunu kanıtlamak için boğa güreşleri düzenlemişlerdir.
Atocha Garı: El Kaide tarafından 2004′ te bombalanınca Botanik bahçesine çevirmişler, diğer tarafa da modern bir gar eklemişler.
Puerta del Sol (Güneş Kapısı) Meydanı:
biz oradayken Sahra Cumhuriyetine özgürlük isteyen Araplar gösteri yapıyorlardı.
Ve.. Madrid’ de benim en sevdiğim yer: Museo del Jamon (Jambon Müzesi). Ama burası aslında bir restoran..)
Eski Belediye Binası ve bizi karşılayan müzisyenler.. ))
Şehrin En Eski meydanı La Plaza Mayor ve Madrid kuzeye doğru büyüyünce oluşan Kuzey kapısı yani en yeni yapısı..
Toledo
80,000 nüfuslu Toledo bana göre Madrid’den çok daha güzel bir şehir. En azından bir ortaçağ ruhu var. Zaten Hıristiyanlık açısından İspanya’nın başkenti Toledo idi. Ama bu küçük şehirde hem Musevi, hem Müslüman, hem de Hıristiyanların bıraktığı izleri görmek mümkün. Hatta bunlar içi içe geçmiş durumdalar.. Bu nedenle de Toledo UNESCO tarafından dünya mirası kategorisine içinde korunma altına alınmıştır. Gezilecek en önemli yerler: Katedral ve içinde El Greco’ nun bir resmini barındıran kilisedir.
Orgaz (sonunda “m” yok..)) Kontu için Santo Tome papazı El Greco’ ya bir tablo sipariş etmiş. ( Aslında ressam Giritli.. Adı da Domínikos Theotokópoulos; fakat isim İspanyollara zor geldiği için El Greco demişler, yani “Yunanlı”..)
Tablonun alt tarafında Orgaz Kontu’ nun ölümü, üstte ise ruhunu betimleyen küçük şeffaf bir çocuk resmedilmiş.
Tabelada da göreceğiniz üzere sinagogun içinde kolonlar tamamıyla Arap mimarisini yansıtmakta.
Mordo Ağabeyimin notu: Toledo’ ya özel badem ezmesi Mazepan’ ı tadın; pazar günü erken saatte gittiğimiz için bizler tadamadık.. En lezizi Santo Tome markasıymış; bari sizler tadın..
Küçük fotoların üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.