Kuran Surelerinin Sıraları ve Açıklamaları
Benim Kuran’ı yorumlama gibi bir düşüncem olamaz. Buna karşılık hepimizin bildiği gibi, Peygamberimiz düşünen, kafasını çalıştıran müminler istediği için elinden geldiğince onun arzularına uymaya çalıştım ve aklımın erdiği kadar dinimiz kitabı üzerine kendi sorularıma kendi cevaplarımı üretmeye çalıştım. Eğer paradigmamda bir yanlış var ise, lütfen düzeltmeme yardımcı olunuz.
Aşağıda Kuran surelerinin isimlerini ve günümüz Türkçe’si ile –dilim döndüğünce- açıklamalarını bulacaksınız.
Bildiğiniz gibi Kuran inzal olduktan sonra 3 önemli değişiklik yaşanmıştır:
|
|
|
|
|
Önce Kuran Sürelerinin başına “Besmele” eklenmesi konusunu incelemeye çalışalım:
Bildiğiniz gibi, tövbe suresi hariç Kuran’ın tüm sureleri “Bismillahirahmannirrahim” diyerek başlar. Acaba bu sözü Allah mı söylemiştir? Yoksa bizim gibi fani olan Hz. Muhammmed mi eklemiştir? İsterseniz önce 9 Mart 2010 tarihindeki Vatan gazetesinde Süleyman Ateş’e sorulan bir soru ve onun cevabını okuyarak başlayalım:
Besmele ayet değil mi?
SORU: Besmele, Fatiha Suresi’nin ilk ayeti olmasına rağmen imam tarafından sesli olarak söylenmiyor, doğrudan ikinci ayetle başlanıyor. Bunun sebebi nedir? Besmele ayet değil mi? (Okan Gürlek)
CEVAP: Besmelenin ayet olup olmadığı hakkında ihtilaf vardır. Ayet olduğunu söyleyenlerden kimi sadece bir tek ayet olduğunu, her surenin başına sureyi ötekinden ayırmak için konduğunu söyler. Kimine göre besmele Fatiha’nın bir ayetidir. Kimine göre de bağımsız ayettir, Fatiha ayetlerinden değildir. Ebu Hanife bu görüştedir. Besmelenin Fatiha ayetlerine dahil olduğunu söyleyenler de vardır. İşte bu ihtilaftan ötürü besmelenin Fatiha’ya dahil olup olmadığı kuşkuludur. Bu kuşku yüzünden besmele açık değil, gizli okunur. Fatiha ve diğer sureler açık okunur. Fakat besmeleyi Fatiha’ya dahil ayet sayanlar açık okurlar. Ama genel uygulama, besmelenin gizli okunmasıdır.
Yukarıda gördüğünüz gibi:
- Besmele Kur’ an metni içersinde tek bir yerde geçiyor. O da Süleyman’ ın adıyla Neml Suresi 27/30:
”Süleyman’ dan ve o Rahman-Rahim Allah’ın ismiyle (diye başlıyor)” Buradaki hakiki bir Kuran Ayetidir, Halbuki surelerin başına sonradan eklenen Besmeleler Kuran’ a ait olmadığı için (diğer bir deyimle Kuran’ ı tahrif ettiği için yüksek sesle söylenmez ( tıpkı namazın başında Fatiha öncesinde imamın sessiz okuduğu Besmele gibi..(( ) - Demek ki ayet başındaki Besmeleler Allah’ ın kelamı değildir. Bu durumda -iyi niyetli olsa dahi – bu eklenme Kuran’ı tahrif etmekten başka bir şey değil midir?
- Buna ek olarak, bu eklemelerden dolayı İslam alimleri tarafından Kuran’ın ayetlerinin sayılmasında anlaşmazlığa düşmüşlerdir. Hangisinin haklı olduğunu da bilmemize imkan var mıdır? Buna gerek var mıydı?
- Tüm surelerde besmele var iken, tövbe suresinde neden yoktur? Bazıları tövbe olduğu için diye söyler; bunun mantığı var mıdır?
Tüm bu nedenlerden dolayı Besmele çok güzel bir cümle olmasına rağmen, Kuran’ın içine bir fani tarafından sokulması nedeni ile lüzumsuz bir harekettir. Bizim Allah’ın kelamını toplayan Kuran’ın anlamını bozmaya hakkımız var mı?
Allah Kuran’ın Lehv-i Mahfuzda saklandığını söylemektedir. Bu bize Kuran’ın şu an Allah’ın katında korunduğunu göstermektedir. Fakat acaba indikten sonra yukarıda belirttiğim işlemler sonrasında ve belki de bilmediğimiz tarihin derinliklerinde kaybolan olaylar sonunda yeryüzündeki Kuran hala korunmakta mıdır?
Burada İhsan Eliaçık’ ın bir yorumunu sizlerle paylaşmak istiyorum: “Kuran indirilirken Allah tarafından korunmuştur, fakat indikten sonra korumayı yapıp yapmadığını Kuran’da belirtmemektedir.” Yani Sayın Eliaçık’ın sözleri benim düşüncelerim ile neredeyse bire bir örtüşmektedir.
İsterseniz inanç konusunu da filozofların Teizm ve Deizm tartışmaları ile karşılaştıralım: Bildiğiniz gibi,
|
|
|
Ben Teist bir insanım. Allah’a inancım sonsuzdur. O nedenle Teizm ve Deizm tartışması yapmak istemiyorum. Fakat bu düşünceyi Kuran’ın indirildikten sonra derlenmesi sırasında yapılan işlemlerle karşılaştırırsak, kullar kendi bildiklerini yapmamışlar mıdır? Allah’ın kitabında olmayan başlıkları eklememişler midir? Allah’ın vahyettiği ayetlerin iniş sıralarını değiştirerek kitaplaştırmışlar mıdır?
Aşağıda, kul eklentisi sure adlarının Kuran’ın ulviyeti yanında ne kadar basit isimler kaldığını göreceksiniz. Mesela Fatiha “Açılış” demek. Biz Müslimler, Allah’ın yazdığı değil de, kulların suni olarak yaptığı açılış şekline göre mi ibadet etmemiz gerekir?
- sure Bakara’ dır: Bakara ise, “İnek” demektir. Lakin surede yalnız Musa’nın dağdan indiği anda halkının tapındığını gördüğü altın inekten bahsedilmemektedir ki… Meryem’ in hayatından kesitler vardır, Müminlere öğütler vardır, kadınların hakları ve evlenme süresi vs.. vardır, Bu ismi bu sureye uygun gören(ler) sığ düşünceleri ile sanki yalnız ve en önemli olarak surede inek konusunun tartışıldığını zannederek bu ismi vermişlerdir. Ayrıca Bakara kelimesinin açılışını öğrendiğim sevgili Turgay Tuna’ nın açıklamaları ile veriyorum:
Ba – Ka – Ra: bu şekilde hecelenince insan ile Yaratan’ ı arasındaki bağdan bahsetmiyor mu?
|
|
|
|
|
Peki, bu üçleme daha sonra Hıristiyanlıkta karşımıza çıkacak olan Teslis’i (Baba-Oğul-Kutsal Ruh) yansıtmıyor mu?
Son olarak ta Gök Tanrıçası Nut’ un Bakara yani inek anlamına geldiğini hatırlatıp sizleri kendi düşünceleriniz içinde uzun soru dizisiyle baş başa bırakayım…
Bu durumda Kuran’ın bahsettiği inek, Musa’dan çok gerilere giderek, eski Mısır mitolojisindeki yerini almamakta mıdır? (bakınız: http://www.girgin.org/olulerkultu/)
Şimdi 2. değişiklikten bahsedelim:
Hz. Muhammed’e Sureleri vahyederken Yüce Allah başlarına bir isim koymamıştır. Yani surelerin isimleri daha sonra kullar tarafından yakıştırılmıştır: Bazı kaynaklara göre sure isimleri Peygamberimiz tarafından, diğerlerine göre ise Kuran sureleri derlenirken konulmuştur. Benim saf Müslim olarak sorum şudur: Allah’ın surelerine kulların isim verme hakkı var mıdır?
Hadi isim verdiniz; bu isimler ayetler arasındaki kelimelerden nasıl seçildi?
Daha doğrusu örneğini vermeye çalışacaklarım, neye dayanarak kelimeler arasından cımbızla çekildi?
Bakara Suresinden yukarıda kısaca bahsettik. Yinelemeyeyim. Onun yerine Maide ve diğer bazı Surelerin Diyanetin Mealinden açıklamasını ekleyeyim:
5- MÂİDE SÛRESİ (Medine)
120 ayettir. Sûre, adını 112. ve 114. âyetlerde yer alan “mâide” (sofra) kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca; verilen sözlerin yerine getirilmesi, İsrailoğullarının sözlerinde durmamaları, Hıristiyanların yanlış inançları, dünyaya düşkünlükleri ve yolsuzlukları, Müslümanlar için bazı talimat, uyarı ve dinî hükümler konu edilmektedir.
Allah aşkına, bu surede yemekten, sofradan bahseden kaç ayet var?
Buna karşılık bolca “verilen sözlerin tutulmaması…. Müslümanlara talimat ve dini hükümler” var: Peki, bu sureye isim verdiklerini sanan zevat, hiç mi doğru yolu gösteren bir kelime bulamadılar da.. acıkmış sefiller gibi sofra kelimesini layık gördüler?
6- EN’ÂM SÛRESİ (Mekke)
Adını, 136, 138 ve 139. âyetlerde yer alan “el-En’âm” kelimesinden almıştır. En’âm, koyun, keçi, deve ve sığır cinsi ehli hayvanları ifade eden bir kelimedir. Sûrede başlıca tevhide, adalete, peygamberliğe, ahirete dair meseleler ile küfrün ve batıl inançların reddi ve bazı temel ahlâk kuralları konu edilmektedir.
Peki, surede bu kadar değerli konulardan bahsedilirken, isminin ehil hayvanlarla ne ilgisi vardır ??
15- HİCR SÛRESİ (Mekke)
99 âyettir. Sûre, adını 80. âyette geçen “Hicr” kelimesinden almıştır. Hicr, Medine’nin kuzeyinde vaktiyle Semûd kavminin yaşadığı bir yerin adıdır. Sûrede başlıca Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve hesap konuları; peygamberlerin, çeşitli zamanlarda azgınlara ve inkârcılara karşı verdikleri mücadeleler çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu sûrede ayrıca ilâhî kitapların kendisiyle kemale erdiği Kuran’ın, her türlü tahriften korunacağı hükmü de yer almaktadır.
Kuranın her türlü değişimden korunacağını belirten – yani en önemli konulardan birini açıklayan- sureye hangi aklı evvel bir yerin adını vermek düşüncesinde(?) bulunmuştur?
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün; fakat ben zamanınızı almamak için uzatmayacağım. İsteyen din kardeşlerimiz en alta ekleyeceğim bölümde, aynı soru işaretleri yaşatan sure isimleri için gene Diyanet’ in Mealinden kopyaladığım satırlara bakabilirler.
Gelelim en son ve bana göre en önemli değişikliğe:
Faniler tarafından Allah’ın kitabının surelerinin sıraları değiştirilmiştir.
Aşağıda tüm Kuran Surelerinin şimdiki Kuranda sıralaması ile İniş sırasına göre karşılaştırmasını bulacaksınız:
|
|
|
|
|
Burada sormamız gereken soru:
Allah’ın sıralamasını kulların değiştirmeye hakkı var mıdır?
Bence yoktur ve hatta kesinlikle, hiç yoktur!
Bu konudaki diğer örnekleri de aynı şekilde Diyanet’ in Mealinden kopyaladığım aşağıdaki satırlarda bulabilirsiniz.
SURE ADLARI |
||||
SIRA | İSİM | İNİŞ SIRASI |
FRANSIZCA |
AÇIKLAMA |
1 | FATİHA | 5 | L’ ENTREE | GİRİŞ |
2 | BAKARA | 92 | LA VACHE | İNEK /SIĞIR |
3 | ALİ İMRAN | 94 | LA FAMİLLE D’ AMRAM | İMRAN AİLESİ |
4 | NİSA | 98 | LES FEMMES | KADINLAR |
5 | MAİDE | 110 | LA TABLE SERVİE | SOFRA |
6 | EN’AM | 55 | LES BETES | EHİL HAYVANLAR |
7 | A’ RAF | 39 | LES FRANGES ? | YÜKSEK YERLER, YÜKSEK MEVKİLER |
8 | ENFAL | 93 | LE BUTİN | GANİMET |
9 | TEVBE | 113 | LA REPENTANCE | TÖVBE |
10 | YUNUS | 51 | JONAS | |
11 | HUD | 52 | HOUD | |
12 | YUSUF | 53 | JOSEPH | |
13 | RA’ D | 87 | LE TONNERRE | GÖK GÜRÜLTÜSÜ |
14 | İBRAHİM | 72 | ABRAHAM | |
15 | HİCR | 54 | AL-HIJR | HİCR |
16 | NAHL | 70 | LES ABEILLES | ARI(LAR) |
17 | İSRA | 50 | LE VOYAGE NOCTURNE | GECE YÜRÜTMEK / GECE YOLCULUĞU |
18 | KEHF | 69 | LA CAVERNE | MAĞARA |
19 | MERYEM | 44 | MARİE | |
20 | TAHA | 45 | TA HA | |
21 | ENBİYA | 73 | LES PROPHETES | PEYGAMBERLER |
22 | HAC | 88 | LE PELERİNAGE | |
23 | MÜMİNÚN | 74 | LES CROYANTS | İNANANLAR |
24 | NUR | 102 | LA LUMİERE | IŞIK |
25 | FURKAN | 42 | LE CRITERE | İYİ VE KÖTÜYÜ BİRBİRİNDEN AYIRAN |
26 | ŞUARA | 47 | LES POETES | ŞAİRLER |
27 | NEML | 48 | LES FOURMIS | KARINCA (LAR) |
28 | KASAS | 49 | LE RECIT | KISSA (LAR) |
29 | ANKEBÚT | 85 | L’ ARAIGNEE | ÖRÜMCEK |
30 | RUM | 84 | LES ROMAINS | ROMALILAR |
31 | LUKMAN | 57 | LOQMAN | |
32 | SECDE | 75 | LE PROSTERNEMENT | |
33 | AHZAB | 97 | LES LIGUES | GRUPLAR / HİZİPLER TOPLULUĞU |
34 | SEBE | 58 | LES SABA | SABALILAR |
35 | FATIR | 43 | LE CREATEUR | YARATAN / YOKTAN VAR EDEN |
36 | YASİN | 41 | YA SİN | |
37 | SAFFAT | 56 | LES RANGS | SAFLAR / SIRA SIRA DİZİLENLER |
38 | SAD | 38 | ÇAD | |
39 | ZÜMER | 59 | LES GROUPES | GRUPLAR / ZÜMRELER |
40 | MÜMİN | 60 | LE CROYANT | İNANAN |
41 | FUSSILET | 61 | LES EXPLICITES | GENİŞÇE AÇIKLANDI |
42 | ŞÚRA | 62 | LA DELIBERATION | DANIŞMA / MÜZAKERE / MÜTAALA |
43 | ZÜHRUF | 63 | L’ ORNEMENT | DÜNYA HAYATININ GEÇİCİ MENFAATİ / TEZYİNAT= BEZEME |
44 | DÜHAN | 64 | LA FUMEE | DUMAN |
45 | CASİYE | 65 | L’ AGENOUILLEE | DİZ ÜSTÜ ÇÖKEN |
46 | AHKAF | 66 | AL AHKAF | UZUN VE KIVRIMLI KUM YIĞINLARI / AD KAVMİNİN YAŞADIĞI YEMEN BÖLGESİ |
47 | MUHAMMED | 99 | MAHOMET | |
48 | FETİH | 109 | LA VICTOIRE | ZAFER |
49 | HUCURAT | 105 | LES CHAMBRES | ODALAR |
50 | KAF | 34 | QAF | |
51 | ZARİYAT | 67 | LES DISPERSEURS | ESİP SAVURAN RÜZGÂRLAR |
52 | TUR | 76 | LA MONTAGNE | DAĞ |
53 | NECM | 23 | L’ ETOILE | YILDIZ |
54 | KAMER | 37 | LA LUNE | AY |
55 | RAHMAN | 89 | LE MISERICORDIEUX | BAĞIŞLAYAN? |
56 | VAKIA | 46 | L’ ECHEANTE | OLAY / ahiret gününü belirtiliyor |
57 | HADİD | 112 | LE FER | DEMİR |
58 | MÜCADİLE | 104 | LA PLAIDOIRIE | TARTIŞMA / MÜNAKAŞA |
59 | HAŞR | 95 | LE RASSEMBLEMENT | TOPLAMA / TOPLANMA |
60 | MÜMTEHİNE | 111 | L’ EXAMINEE | İMTİHAN ED(İL)EN (KADIN) |
61 | SAFF | 108 | LE RANG | SAF / SIRA / DİZİ |
62 | CUM(U)A | 96 | LE VENDREDİ | CUMA |
63 | MÜNAFIKÚN | 103 | LES HYPOCRITES | İKİYÜZLÜLER / RİYAKÂRLAR |
64 | TEĞABÜN | 107 | LA DUPERİE RECİPROQUE | ALDANMA |
65 | TALAK | 100 | LA REPUDİATİON | BOŞAMA(K) |
66 | TAHRİM | 106 | L’ INTERDICTION | HARAM KILMA(K) |
67 | MÜLK | 77 | LE REGNE | ALLAH HÜKÜMRANLIĞI |
68 | KALEM | 2 | LE CALAME | |
69 | HAKKA | 78 | L’ INELUCTABLE | KAÇINILMAZ / (MUTLAKA GERÇEKLEŞECEK) KIYAMET |
70 | MEARİC | 79 | LES DEGRES | YÜKSELME (YOLLARI) |
71 | NÚH | 71 | NOE | |
72 | CİN | 40 | LES DJINS | |
73 | MÜZEMMİL | 3 | L’ ENVELOPPÉ | ÖRTÜNMÜŞ / BÜRÜNMÜŞ |
74 | MÜDDESİR | 4 | COUVERT D’UN MANTEAU | ÖRTÜNMÜŞ / BÜRÜNMÜŞ |
75 | KIYAME(T) | 31 | LA RESURRECTION | |
76 | İNSAN | 90 | L’ HOMME | |
77 | MÜRSELAT | 33 | LES ENVOYES | GÖNDERİLENLER |
78 | NEBE | 80 | L’ ANNONCE | HABER |
79 | NAZİAT | 81 | CELLES QUI TIRENT? | RUHLARI ÇEKİP BEDENDEN ALAN (MELEK) LAR |
80 | ABESE | 24 | ILS SONT RENFROGNES | YÜZÜNÜ EKŞİTTİ(LER) |
81 | TEKVİR | 7 | L’ OBSCURCISSEMENT | DÜRMEK / (GÜNEŞİN) KARARMASI? |
82 | İNFİTAR | 82 | LE CIEL FENDU | (GÖK) YARILMA SI |
83 | MUTAFFİFİN | 86 | LES FRAUDEURS | (TARTIDA) HİLEKÂRLAR |
84 | İNŞİKAK | 83 | LA DECHIRURE | YARILMA |
85 | BÜRÚC | 27 | LES CONSTELLATIONS | BURÇLAR |
86 | TARIK | 36 | L’ ETOILE DU SOIR | GECE GELEN / ŞİDDETLE ÇARPAN |
87 | A’ LA | 8 | LE TRES-HAUT | EN YÜCE |
88 | ĞAŞİYE | 68 | L’ ENVELOPPANT | ÖRTEN / KAPLAYAN |
89 | FECR | 10 | L’ AUBE | TANYERİ / FECR VAKTİ |
90 | BELED | 35 | LA VILLE | ŞEHİR, BELDE |
91 | ŞEMS | 26 | LE SOLEIL | GÜNEŞ |
92 | LEYL | 9 | LA NUIT | GECE |
93 | DUHA | 11 | LA MATINEE | KUŞLUK VAKTİ |
94 | İNŞİRAH | 12 | L’ OUVERTURE | (ÖĞRENMEK İÇİN) GÖĞSÜN AÇILIŞI / GENİŞLEME |
95 | TİN | 28 | LE FIGUIER | İNCİR (AĞACI) |
96 | ALAK | 1 | LE CAILLOT | ASILAN / (GÖMÜLÜ) TUTUNAN |
97 | KADİR | 25 | LE DECRET | AZAMET |
98 | BEYYİNE | 101 | LA PREUVE | KANIT / DELİL |
99 | ZİLZAL | 91 | LE TREMBLEMENT DE TERRE | ZELZELE / SARSINTI |
100 | ADİYAT | 14 | CELLES QUI GALOPENT | HIZLI KOŞAN ATLAR |
101 | KAARİA | 30 | LA FRAPPANTE | VURAN / ÇARPAN |
102 | TEKASÜR | 16 | LA CONCURRENCE? | MAL, MÜLK ÇOKLUĞUYLA ÖVÜNME |
103 | ASR | 13 | L’ INSTANT | ÇAĞ, UZUN ZAMAN, İKİNDİ VAKTİ |
104 | HÜMEZE | 32 | LE CALOMNIATEUR | İNSANLARI ARKADAN ÇEKİŞTİREN |
105 | FİL | 19 | L’ ELEPHANT | |
106 | KUREYŞ | 29 | LES QORAISH | |
107 | MAÚN | 17 | L’ AIDE | YARDIM / ZEKÂT |
108 | KEVSER | 15 | L’ ABONDANCE | BEREKET / HAYIR |
109 | KAFİRÚN | 18 | LES INCROYANTS | İNKÂRCILAR / |
110 | NASR | 114 | LE SECOURS | YARDIM |
111 | TEBBET | 6 | LA CORDE ?? | AH ETME / KURUSUN / KAHROLSUN |
112 | İHLAS | 22 | L’ UNICITE | ALLAH’ A İÇTENLİKLE BAĞLANMA |
113 | FELAK | 20 | L’ AURORE | SABAH AYDINLIĞI |
114 | NAS | 21 | LES HOMMES | İNSANLAR |
Şimdi beni en çok düşündürten konuya geldik: Aslında 1. sırada olması gereken Alak suresinin ilk ayeti ne der?
“Yaratan Rabbinin adıyla oku!“
Yani oku, öğren, bilgi sahibi ol!
Gelelim 2. sırada inen Kalem suresine: Kalem Suresinin ilk ayeti ne der?
“Nun! Andolsun kaleme ve satır satır yazdıklarına”
Yani oku, öğren, bilgi sahibi ol ve bildiklerini başkalarına öğret!
Zaten peygamberimiz bilgi konusunda ne demiştir?
“İlim Çin’ de olsa dahi arayınız!” İşte ben de onun yapmaya çalışıyorum. Çünkü Kuranın asıl ve ilk vermek istediği mesaj okumamız, öğrenmememiz, bilinçlenmemiz ve başkalarına öğretmemiz, hatta başkalarını da bilinçlendirmemiz üzerine kuruludur.
Halbuki yukarıda açıklamaya çalıştığım nedenlerle, ulema takımı kafası çalışan müminleri istememekte, halkı koyun sürüsüne benzetip, gütmeye çalışmışlardır ve hala… çalışmaktadırlar.. Fatiha suresi ile açılış yapılmış, inek suresi ile devam edilmiştir ne yazık ki..
Herkesin düşüncesinde olduğu gibi, benim fikirlerimde de yanlışlar olabilir, ama tüm paradigmam iyi insan, güzel Müslüman ve İslam, akıllı (zeki değil!) ve bilinçli birey üzerine kuruludur. Bu düşünce çizgisinde olan herkesin fikirlerini zevkle tartışırım, ama bağnaz ve ön yargılı kişilerle değil tartışmak, konuşmaya bile girmem.. Çünkü ne yazık ki toplumumuz tartışma ile kavgayı birbirine karıştırıyor, sesini yükseltince haklı olduğunu kanıtlamış olacağını sanıyor.. Halbuki, naçiz ben, -akademik düşünce tarzımla- Kuranı pozitif yönde yorumlamaya ve etrafa yaymaya çalışıyorum.. Bir arkadaşımın Bu konudaki anısı ile yazımı noktalayayım.
Bahsettiğim dostum, sonradan Müslüman olmuş bir Alman arkadaşı ile Türkiye’ deki bir camide cuma namazı kılarlar. Namazdan önce caminin hafızı, Kurandan ayetler okumakta, bizim cahil halkımızın bir kısmı da hafızın dokunaklı okuyuşundan etkilenerek gözyaşı dökmektedir. Alman Müslüman, önce şaşkın gözlerle etrafına bakar, sonra kendini tutamaz, gülmeye başlar. Etraftaki halk bozulur, “Bu kefere buraya niye geldi?” “Bizimle neden dalga geçiyor?” diye arkadaşa, o da Alman’ a sorar tabii.
Aldığı cevap çok ilginçtir:
“Neden gülmemeyim? Siz okunan ayetlerin anlamını biliyor musunuz?”
“Hayır” der tabii bizim Türk Müslümanlar.
“O zaman ben söyleyeyim” der Alaman Müslüman:
“Bunlar Bakara Suresinin 220-237 ayetleridir ve genelde kadınlarla adet halindeyken ilişkide bulunmamamız gerektiğini anlatır.. Siz bu ayetleri dinlerken ağlarsanız, ben size gülmemeyim de ne yapayım?”
İşte, Fatiha Suresi ile başlayan ve ulemaların sizi/bizi yönlendirmeye çalıştığı günümüz Türkiye Müslümanlığının acı durumu.. Sonradan Müslüman olmuş Alman, en azından ayetlerin anlamını biliyor ve ona göre yorum yapıyor…
İşte bizdeki ibadet şekli budur!
Yani şeklen ibadet yapıyoruz!
İmam hatip okullarında bile öğrencilere Kuran yalnız ezber olarak öğretiliyor!
Anlamını öğrenmelerine izin verilmiyor!
Bu okullardan çıkanlar da doğal olarak koyun gibi hafız vazifesi görüyorlar ancak, yoksa imam anlamında önderlik edecek insanlar yetişmiyor bu okullardan!
Ya siz ne yapıyorsunuz?
Dr. Ahmet Girgin
Eylül 2010
Diğer Sureler üzerine Diyanet Mealinden kısa notlar (Artık yukarıdaki yazdıklarımın ışığında yorumu size bırakıyorum):
4- NİSÂ SÛRESİ (Medine) “Nisâ” kadınlar demektir.
176 âyettir. Sûre, özellikle kadın haklarından, onların hukûkî ve sosyal konumlarından bahsettiği için bu adı almıştır.
9- TEVBE SÛRESİ (Son iki âyet hariç Medine döneminde)
Sûre, adını Allah’ın kullarının tövbesini kabul edeceğini bildirdiği 104. âyetten almıştır. İlk âyette geçen “berâet” kelimesinden dolayı sûreye Berâe sûresi adı da verilmiştir. Başında besmele olmayan tek sûredir. Sûrenin başına besmelenin yazılmamış oluşunu bazı bilginler, onun bir önceki sûrenin devamı mahiyetinde oluşu ile açıklamışlardır. Sûrede başlıca, yaptıkları antlaşmalara bağlı kalmayan düşmanlarla ilişkilerin kesilmesi, antlaşmalara bağlı kalanlara karşı ise antlaşmalara bağlı kalınmasının gerekliliği; Kuran’ın Müslümanlar üzerinde oluşturduğu etki ve Hz. Peygamber’in müslümanlar adına duyduğu endişe söz konusu edilmektedir.
12- YÛSUF SÛRESİ (Mekke)
111 âyettir. Bu sûrede Yûsuf Peygamberin hayatta karşılaştığı sıkıntılar ve bunlara sabrederek nasıl başarıya ulaştığı anlatılmakta ve inananlar için faydalı öğütler, önemli mesajlar verilmektedir. Kuran’da baştan sona kadar bir tek konuyu anlatan tek sûre budur.
13- RA’D SÛRESİ (Mekke)
43 âyettir. Sûre, adını 13. âyette geçen “Ra’d” kelimesinden almıştır. “Ra’d” gök gürültüsü demektir. Sûrede başlıca Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilmek ve hesap ile müşriklerin İslâm hakkında ortaya attıkları şüpheler konu edilmektedir.
14- İBRÂHİM SÛRESİ (Mekke)
52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim’den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır. Sûrede başlıca imanın temel konuları olan Allah’a iman, peygamberlere iman, öldükten sonra dirilme ve hesap ele alınmaktadır.
16- NAHL SÛRESİ (Mekke)
128 âyettir. Sûre, adını 68. âyette geçen “en-Nahl” kelimesinden almıştır. “en-Nahl” bal arısı demektir. Sûrede başlıca, kâinatta Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, vahiy, öldükten sonra dirilme gibi konular yer almaktadır. Bal arısı ve ….
17- İSRÂ SÛRESİ (26,32,33 ve 57. âyetler ile 73-80. âyetler Medine, diğerleri Mekke)
111 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin konusu olan “İsrâ” olayından almıştır. “Geceleyin yürütmek” anlamına gelen “İsrâ”, Mîrac yolculuğunda, Hz. Peygamberin bir gece, Mekke’den Kudüs’e götürülmesini ifade eder. Sûrenin diğer bir adı da “Benî İsrâil Sûresi”dir.
19- MERYEM SÛRESİ (Mekke)
98 âyettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. âyetler Medine döneminde inmiştir. Sûre, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır. Sûrede başlıca, tevhit inancını yerleştirmek amacıyla bazı peygamberlerin kıssaları ve kıyamet sahneleri konu edilmektedir.
20- TÂ HÂ SÛRESİ (Mekke)
135 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır. Sûrede, Allah’ın peygamberler aracılığıyla insanlara gösterdiği doğru yolun temel gerçeklerine işaret edilmekte, Hz. Peygamber teselli edilerek peygamberlik görevini mutlaka en güzel şekilde başaracağı müjdelenip kendisine karşı çıkanların uğrayacağı sonuçlar izah edilmektedir.
21- ENBİYÂ SÛRESİ (Mekke)
112 âyettir. “Enbiyâ”, peygamberler demektir. Sûre, temel konu olarak peygamberlerden, onların tevhit davası uğrunda verdikleri mücadelelerden bahsettiği için bu adı almıştır
22- HAC SÛRESİ (Âyetlerinin çoğu Mekke’de, bir kısmı ise Medine)
78 âyettir. Hac ibadetinden bahsettiği için bu adı almıştır. Sûrede ayrıca kıyamet gününün dehşetinden, kıyamet günü yaşanacak sahnelerden, cihattan ve helâk edilmiş eski toplumlardan söz edilmektedir.
24- NÛR SÛRESİ (Medine)
64 âyettir. Adını, 35. âyette geçen “nûr” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca; bireysel ve toplumsal hayatla ilgili çeşitli hüküm ve prensipler, özellikle aile hayatına dair esaslar yer almaktadır.
26 – ŞU’ARÂ SÛRESİ (Mekke)
227 âyettir. Sûre, adını 224. âyette geçen “eş-Şu’arâ” kelimesinden almıştır. “Şu’arâ” şairler demektir. Sûrede başlıca Mûsâ, İbrahim, Nûh, Hûd, Salih ve Şu’ayb peygamberlerin kıssaları dile getirilmekte; müşriklerin, Kuran’ın vahiy dışı bir kaynağa dayalı olduğu iddialarına karşılık, onun bir vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, söz konusu kaynakların Kuran üzerinde hiçbir etkisinin bulunamayacağı ifade edilmektedir.
27 – NEML SÛRESİ (Mekke)
93 âyettir. Sûre, adını 18. âyette yer alan “en-Neml” kelimesinden almaktadır. Neml, karınca demektir. Sûrede başlıca, Süleyman peygamber ve Sebe’ melikesi, Belkıs kıssası ile Salih ve Lût peygamberler konu edilmekte, ayrıca müminlerin kurtuluşa ereceği, İslâm karşıtlarının kötü akıbetleri, öldükten sonra dirilmek ve kıyamet dile getirilmektedir.
28- KASAS SÛRESİ (Mekke)
88 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen “el-Kasas” kelimesinden almıştır. Kasas, kıssalar anlamında olup Kuran’da geçen kıssa ve olaylar için kullanılır. Sûrede başlıca Hz. Mûsâ’nın çocukluğunu, peygamber oluşunu, Musevîleri Mısır’dan çıkarmasını ve Firavun ile ordusunun boğulmasını kapsayan süreç anlatılmaktadır. Ayrıca küfre saplanıp maddî servet ve kudrete bel bağlamanın kötü akıbetini vurgulamak üzere Kârûn kıssasına yer verilmektedir.
29- ANKEBÛT SÛRESİ (Mekke)
69 âyettir. Sûre, adını 41. âyette geçen “el-Ankebût” kelimesinden almıştır. Ankebût, örümcek demektir. Sûrede başlıca, Allah’ın birliği, peygamberlik, öldükten sonra dirilme gibi temel inanç konuları ile Nûh, İbrahim, Lût ve Şu’ayb gibi peygamberlerin ibret dolu kıssaları konu edilmektedir. Yine Âd ve Semûd gibi kavimlerle Kârûn ve Hâmân gibi tarihin azgın liderlerinin başlarına gelenlere dikkat çekilmektedir.
30- RÛM SÛRESİ (Mekke)
60 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “er-Rûm” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca kıyametin hâllerinden, Allah’ın kudretine ve birliğine delalet eden kevnî meseleler ile Kureyş kabilesinin İslâm’a karşı olumsuz tutumu konu edilmiştir.
35- FÂTIR SÛRESİ (Mekke)
45 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “Fâtır” kelimesinden almıştır. Fâtır, yaratan, yoktan var eden demektir. Yine ilk âyette geçen “el-Melâike” kelimesinden dolayı “Melâike sûresi” diye de anılır. Sûrede başlıca, Allah’ın varlığına ve birliğine işaret eden kâinat olayları, öldükten sonra dirilme, Allah’ın nimetleri ve mü’minle kâfir arasındaki fark konu edilmektedir.
36- YÂSÎN SÛRESİ (Mekke)
83 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan “Yâ-Sîn” harflerinden almıştır. Sûrede başlıca insanın ahlâkî sorumlulukları, vahiy, Hz. Peygamber’i yalanlayan Kureyş kabilesi, Antakya halkına gönderilen peygamberler, Allah’ın birliğini ve kudretini gösteren deliller, öldükten sonra dirilme, hesap ve ceza konu edilmektedir.
37- SÂFFÂT SÛRESİ (Mekke)
182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar demektir. Sûrede başlıca, meleklerden, cinlerden, kıyamet ve ahiret olaylarından söz edilmekte; Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsâ, Hârun, İlyas, Lût ve Yûnus peygamberin kıssalarına yer verilmektedir.
38- SÂD SÛRESİ (Mekke)
88 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “Sâd” harfinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın birliği, müşriklerin inkârları ve sapıklıkları sebebiyle azabı hak etmiş oldukları, Davûd, Süleyman, Eyyüp, İbrahim, İshak, İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl peygamberlerin kıssaları, Davûd peygamberin hakemliği ve Hz. Peygamberin temel görevi konu edilmektedir.
39- ZÜMER SÛRESİ (Mekke)
75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir. Sûrede başlıca, göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, mü’minlerin cennete, kâfirlerin cehenneme sevk edilecekleri konu edilmekte; kullar, ölüm gelip çatmadan Allah’a yönelmeye çağrılmaktadır.
40- MÜ’MİN SÛRESİ (56 ve 57. âyetler hariç Mekke)
85 âyettir. Sûre, adını 28. âyette geçen “mü’min” kelimesinden almıştır. Mü’min inanan kimse demektir. Âyette sözü edilen mü’min, Firavun ailesinin; gizlice iman eden ve çevresindekileri hakka yönlendirmeye çalışan bir ferdidir. Ayrıca sûre, Allah’ın sıfatlarından biri olan ve 3. âyette geçen “ğâfir” kelimesinden dolayı “Ğâfîr sûresi” diye de anılmaktadır. “Ğâfir”, bağışlayan demektir. Sûrede başlıca, Allah’ın birliğini gösteren bazı delillere yer verilerek kıyametle ilgili tasvirler yapılmaktadır.
41- FUSSİLET SÛRESİ (Mekke)
54 âyettir. Sûre, adını üçüncü âyette geçen ve Kur’an âyetlerini niteleyen “fussilet” ifadesinden almıştır. “Fussilet”, “genişçe açıklandı” demektir. Sûre, ayrıca “Hâ Mîm es-Secde” diye de anılır. Sûrede başlıca hakka davet, batılda ısrar edenlerin uyarılması, vahyin insanlar üzerindeki ahlâkî ve manevî etkileri konu edilmektedir.
42- ŞÛRÂ SÛRESİ (Mekke)
53 âyettir. Sûre, adını 38. âyette geçen “Şûrâ” kelimesinden almıştır. Şûrâ, danışma demektir. Sûrede başlıca Müslümanların işlerini kendi aralarında danışma yoluyla yürüttükleri, ayrıca kâinatta Allah’ın birliğini gösteren deliller ve kıyamet gününün hâlleri konu edilmektedir.
43- ZUHRUF SÛRESİ (Mekke)
89 âyettir. Sûre, adını 35. âyette geçen “Zuhruf” kelimesinden almaktadır. Zuhruf; yaldız, mücevher, dünya hayatının geçici menfaati anlamlarına gelir. Sûrede başlıca tevhit, iman ve vahyin getirdiği hakikatler ile insanların bu hakikatlere ters düşecek şekilde sırf geçici dünya menfaatlerine bağlanarak sergiledikleri çelişki vurgulanmakta, batıla karşı çıkan ve hakkı tutan şahsiyetler olarak İbrahim, Mûsâ ve İsa peygamberlerden söz edilmektedir.
44- DUHÂN SÛRESİ (Mekke)
59 âyettir. Sûre, adını onuncu âyette geçen “duhân” kelimesinden almıştır. Duhan, duman demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın indirilişi, müşriklerin ona karşı tutumu, Firavun ve halkının başlarına gelen azaplar, Kureyş’in Hz. Peygamberi yalanlaması, iyilerin ve kötülerin karşılaşacakları akıbet konu edilmektedir.
45- CÂSİYE SÛRESİ (Mekke)
37 âyettir. Sûre, adını 28. âyette geçen “Câsiye” kelimesinden almıştır. Câsiye, diz üstü çöken demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın indirilmesi, dış âlemde Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren deliller, Allah’ın kullarına bahşettiği nimetler, İsrailoğullarının kendilerine verilen nimetlere inkâr ve isyanla karşılık vermeleri konu edilmektedir.
46- AHKÂF SÛRESİ (Mekke)
35 âyettir. Sûre, adını 21. âyette geçen “Ahkâf” kelimesinden almıştır. Ahkâf, sûrede sözü edilen “Âd” kavminin yaşadığı Yemen’de bir bölgenin adı olup, uzun ve kıvrımlı kum yığınları demektir. Konusu itibariyle bir önceki sûrenin devamı niteliğindedir.
47- MUHAMMED SÛRESİ (Medine)
38 âyettir. Sûre, adını Peygamber Efendimizin, ikinci âyette geçen adından almıştır. Sûre, ayrıca yirminci âyette geçen “el-Kıtâl” kelimesinden dolayı “Kıtâl sûresi”, diye de anılmaktadır. Sûrede temel konu cihat olmak üzere başlıca, savaş, esirler, ganimetler ve münafıkların durumu konu edilmektedir.
48- FETİH SÛRESİ (Medine)
29 âyettir. Sûre, adını 1, 18 ve 27. âyetlerde geçen “fetih” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, hicretin altıncı yılında Hz. Peygamber ile Mekke’li müşrikler arasında gerçekleşen Hudeybiye antlaşması, cihad, savaştan geri kalan münafıklar ve Mekke’nin fethedileceği müjdesi konu edilmektedir.
55- RAHMÂN SÛRESİ (Mekke)
78 âyettir. Sûre, adını ilk âyeti oluşturan ve Allah’ın sıfatlarından biri olan “er-Rahmân” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Allah’ın nimetleri, birliğini ve kudretini gösteren kâinat delilleri ve günahkârların kıyamette karşılaşacakları korku ve şiddet konu edilmektedir.
57- HADÎD SÛRESİ (Medine)
29 âyettir. Sûre, adını 25. âyette geçen “el-Hadîd” kelimesinden almıştır. Hadîd, demir demektir. Sûrede başlıca, tüm kâinatın Allah’a ait olduğu ve kâinatta dilediği gibi tasarruf edeceği, Allah’ın dinini yüceltmek için can ve mal ile mücadelenin gerekliliği, dünya hayatının geçiciliği ve aldatıcılığı konu edilmektedir.
58- MÜCÂDELE SÛRESİ (Medine)
22 âyettir. Sûre, adını ilk âyette sözü edilen olaydan almıştır. “Mücâdele”, münakaşa etmek, tartışmak demektir. Bir adamın “zıhâr” yaptığı karısı, Hz. Peygambere gelerek onu şikâyet etmiş ve Hz. Peygamberle de tartışmıştı. Sûrede başlıca, zıhar, zıhar kefareti gibi bazı dînî hükümler ile birtakım görgü kuralları ve müminlerin inanmayanlara karşı takınmaları gereken tavır konu edilmektedir.
61- SAFF SÛRESİ (Medine)
14 âyettir. Sûre, adını 4. âyette geçen “saff” kelimesinden almıştır. Saff, sıra, dizi demektir. Sûrede başlıca, Allah yolunda cihadın fazileti konu edilmektedir.
62- CUM’A SÛRESİ (Medine)
11 âyettir. Sûre, adını 9. âyette geçen “el-Cumu’a” kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca, Hz. Muhammed’in peygamber olarak gönderilişi, Yahudilerin Allah’ın dininden yan çizmeleri ve Cuma namazı ile ilgili bazı hükümler konu edilmektedir.
68- KALEM SÛRESİ (Mekke)
52 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Kalem” kelimesinden almıştır. “Nûn” sûresi diye de anılır. Sûrede başlıca, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin ispatı ve müminler ile kâfirlerin akıbetleri konu edilmiştir
73- MÜZZEMMİL SÛRESİ (Mekke)
20 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Müzzemmil” kelimesinden almıştır. Müzzemmil, örtünüp bürünen demektir. Sûrede başlıca, Hz. Peygamberin ibadet ve itaat hayatı konu edilmiştir.
74- MÜDDESSİR SÛRESİ (Mekke)
56 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “el-Müddessir” kelimesinden almıştır. Müddessir, tıpkı bir önceki sûrenin adı olan müzzemmil gibi, örtünüp bürünen demektir. Sûrede başlıca, Hz. Peygamberin tebliğ ve davetle görevlendirilmesi, müşriklerin ona karşı çıkması ve onların cehennemle uyarılması konu edilmektedir.
76- İNSAN SÛRESİ (Medine)
31 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki “insan” kelimesinden almıştır. Aynı âyette geçen “ed-Dehr” kelimesinden dolayı Dehr sûresi diye de anılır. Dehr, zaman demektir. Sûrede başlıca, ahiret hayatıyla ilgili meseleler ve özellikle takva sahiplerinin cennette kavuşacakları çeşitli nimetler konu edilmektedir
84- İNŞİKÂK SÛRESİ (Mekke)
25 âyettir. Sûre, adını birinci âyette geçen “inşakka” fiilinin mastarı olan “İnşikâk” kelimesinden almıştır. İnşikâk, yarılmak demektir.
95- TÎN SÛRESİ (Mekke)
8 âyettir. Tîn, incir demektir.
96- ALÂK SÛRESİ (Mekke)
19 âyettir. Sûre, adını ikinci âyette geçen “alak” kelimesinden almıştır.
100- ÂDİYÂT SÛRESİ (Mekke)
11 âyettir. Âdiyât, hızlı koşan atlar demektir.
101- KÂRİ’A SÛRESİ (Mekke)
11 âyettir. “Kâri’a”, vuran, çarpan, kapıyı çalan, yürekleri hoplatan şey demektir. Burada, kıyamet gününü ifade etmektedir.
109- KÂFİRÛN SÛRESİ (Mekke)
6 âyettir. “Kâfirûn”, inkârcılar demektir.
112- İHLÂS SÛRESİ (Mekke)
4 âyettir. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah’a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlâslı bir mümin olacağı için sûre bu adla anılmaktadır.
113- FELÂK SÛRESİ (Medine)
5 âyettir. Felâk, sabah aydınlığı demektir.
114- NÂS SÛRESİ (Medine)
6 âyettir. Nâs, insanlar demektir.