Türklerin Batıl İnançları
RUH, MEZARLIK, TÜRBE VE ZİYARET YERLERİ İLE İLGİLİ BAZI HALK İNANÇLARI:
Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir. Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir, insan çabuk ölür.
Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak, kaynayan sütün altına atılır.
Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.
HAYVANLARLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz, seller olur.
Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar.
Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur.
İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir, yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
Çakal ulumaya başlayınca hava açacak, günlük güneşlik olacak demektir.
OCAK VE ATEŞLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
Tencerede su boşu boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.
TARIM VE BİTKİLERLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Kara ağaçtan düşen yaşamaz.
Kara ağaçtan beşik, sandık yapılmaz.
İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
Üzümün tanesini, karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
İNSAN VÜCUDUYLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Diş düşürülünce o diş kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı ya da gömülmelidir.
Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.
Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir.
El yıkanırken önce sağ elden başlamalı, önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir.
Tokalaşırken ya da birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur.
Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir.
Hamile kadın aş eridiği sırada neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir.
KARANLIK VE IŞIKLA İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Akşam soğan yenen yere melekler gelmez.
Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez.
Yoğurt, süt, peynir gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir.
Gece ıslık çalmak günahtır.
Gece evden eve tuz verilmez.
Akşam kapının önü süpürülmez.
Ekmek aktaracağı evden eve verilmez.
Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir.
BEREKETLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür.
Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür.
Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır.
Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır.
EVLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Evin temeline karataş koymak iyi değildir.
Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır.
Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.
Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz.
Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır.
Kapı eşiğinde oturulmaz, insan fakir olur.
Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.
Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur.
Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur.
Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır.
CİNSİYETLE İLGİLİ HALK İNANÇLARI:
Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içinde ve bereketli olur.
Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur.
Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz.
Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez.
Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur.
Yarım çay içen kadın dul kalır.
Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer.
Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur.
Oğlan çocuğunun saçını ilk kez amcası veya dayısı keser.
Kız baba evinden perşembe veya pazar günü çıkar.
Koç katımında koçun üzerine kız çocuğu bindirilirse doğacak kuzu dişi, oğlan çocuk bindirilirse erkek olur.