Ahtapotlar uzay yaratıkları mı?
Cumartesi akşamı Fransız TV5 kanalındaki Thalassa (Deniz) programında ahtapot ailesi hakkında bir program yayınlandı: öğrendiklerimden sonra bilgisizliğimden utandım ve bunları sizlerle paylaşmak istedim.
Okulda tabiat bilgisi ezberinde zayıftım; ama ahtapotların sefalopod (kafadan bacaklılar) ailesinden olduklarını bilirdim. Ama Yunancadan alınma “Octopodus” yani “8 bacaklı” deyimi bu akıllı hayvanları çok daha iyi tanımlıyor sanırım. Akıllı deyimine daha sonra gireceğim, ama beni ve eminim sizleri çok şaşırtacak özellilerini tek tek sıralayayım isterseniz:
- Ortama göre renk değiştirme yeteneğine sahiptirler. Yani bir cins deniz bukalemunudur diyebilirim. Kayalarla kaya, kum ile kum, yosun ile yosun olabilecek ve ortam ile % 100 uyum sağlayacak yetenektedirler. Hatta düz bir renk yerine dalgalı görünüm, daha da ileri giderek noktavi veya daha büyük değişik renkli bölgelerle tüm vücudunu gizleyebilir, gerekirse derisinde kaya çıkıntıları benzeri oluşumlar yaratabilir! Bence bir cins uzak yaratığı yani..
- Düşmanından renk ve şekil değiştirip kaçamaz ise, arkasında mürekkep balığından bildiğimiz siyah-lacivert renkli suyunu bırakıp, düşmanının görüş alanını bozabilir.
- 3 tane kalbi vardır! Bu da bana uzaylıya benzemelerini tekrar hatırlatıyor: herhalde yemek öncesi öldürülmeleri de bu nedenle bu kadar zor oluyor..
- Kanları hemoglobin (alyuvar) yerine hemosianin ihtiva ettiğinden kan rengi kırmızı değil, mavi! Sanki filmlerde gördüğümüz uzay yaratıkları gibi…
- Kartallar gibi neredeyse 360 derece görebilen gözleri vardır: arkasından gelen düşmanını hemen fark eder.
- Ağzı ayaklarıyla başının birleştiği yerdedir ve kartallar gibi sert gagaları vardır! Bu sayede midye, istiridye gibi kabuklu deniz hayvanlarını parçalayıp yiyebilir..
- Müren Balığı gibi ahtapotlarda kendilerine iyi yaklaşan insanlara yakınlık duyup, ilişki kurabilirler.
Bunlar fark edebildiğimiz fiziki özellikleri.. Ama başka bir özelliği var ki asıl ondan bahsetmek istiyorum: zekâları, belki de akılları!
- Televizyon programında bahsettiklerine göre 9, yanlış okumadınız tam dokuz beyni var! Tabi, hekim olarak bunun tam doğru olduğunu söyleyemem, lakin pek de haksız olmadıklarını kabullenmek gerekir. Nasıl mı? Açıklamaya çalışayım: biz insanların bir tek omuriliği var, halbuki ahtapotların ayağının her birinde olmak üzere toplam 8 omuriliği mevcut: zaten bu nedenle ahtapotlara kafadanbacaklılar deniyor… Programı yapanlar, bunu beynin devamı olan olarak değil de, ayrı beyinler olarak sununca, ahtapot 9 beyinli olarak karşımıza çıkıyor…
- Aşağıda Wikipedia’ dan aldığım fotoğraflar var: bir kafadanbacaklının kavanozu açıp, ters çevirerek içindekini almasını görüyorsunuz.
- Lakin bu, hiçbir şey değil.. Programda bir seri deney yaptırdılar:
Önce ahtapotu bir şeffaf kutunun içine koydular, kenarındaki 4 sm.lik delikten çıkışını izledik. Sonra ve daha önemlisi: 3 sm.ye indirilen delikten geçmeyi denedi tek bir kez; geçemeyince bir daha denemedi ve köşesine çekildi, öylece kaldı. Acaba akıl dışında hafızları da mı var bu hayvanların? - Diğer deneyde ise kutudan çıkması için iki yol sundular: ilki 3 sm.lik kısa bir tünel, diğeri 4 sm.lik uzun W harfine benzer bir tünel. Önce dar tüneli –yalnızca 1 kez- denedi, çıkamayacağını anlayınca 1,50 metrelik uzun tünelde kollarından biri ile deneyerek, adım adım çıktı. Aynı kutuya ikinci kez konunca, dar ve kısa tüneli hiç denemeden, doğruca uzun ve karışık tünele uzandı ve alışkan biri gibi hemen yolu bulup kutudan çıktı!
- Son deney en ilgi çekeniydi. Ayrı şeffaf havuzlarda, ama birbirini görebilen 2 ahtapot düşünün. İlki havuz içindeki bir kutudan –kapağını açarak- içindeki yengeci yemesini bilen evcil ahtapot, ikincisi ise, hiç kutudan yemek yemesini bilmeyen vahşi ortamdan getirilmiş ahtapot.
- Önce vahşi ahtapotun önüne şeffaf kutu içinde kapalı kapaklı bir yengeç koydular: uğraştı, kapağı açamadı, köşesine çekildi ve kaderine razı oldu.
- Sonra yanına evcil ahtapotlu havuzu koydular. Vahşi olan evcil ahtapotun nasıl kutunun kapağını açtığını ve yengeci aldığını izledi, sonra sakince aynı işlemleri yaparak kendi yengecini midesine indirdi.
- Aşağıda Wikipedia’ dan aldığım fotoğraflar var: bir kafadanbacaklının kavanozu açıp, ters çevirerek içindekini almasını görüyorsunuz.
- En nihayetinde, evcil ahtapotu geri alıp, yalnız kalan vahşi ahtapotu yeni bir kutu içindeki yengeç ile baş başa bıraktılar. Sakince kutuya yaklaştı, hiç tereddüt etmeden kapağını açtı ve yeni konmuş yengeci afiyetle yedi, vahşi ahtapot!
Tüm bu deneylerden anlaşılacağı üzere, kafadan bacaklıların hem zekası, hem aklı, hem de hafızası vardır demek yanlış olmaz sanırım.. Zaten Wikipedia’ nın Fransızca bölümünde bu türün hafıza, öğrenme ve çözümleme yetilerinin olduğu belirtiliyor.
Hadi biraz daha ileri gideyim:
2008 Avrupa Futbol Şampiyonası ve 2010 FIFA Dünya Kupası maçlarını tahmin eden Paul isimli ahtapotu hatırlayan var mı aranızda?
Paul, tahminlerini akvaryumuna daldırılan, içlerinde midye ve istiridye gibi yemler, üstlerinde karşılaşacak ülkelerin bayraklarının bulunduğu iki şeffaf kutudan birinin üstüne yerleşerek gerçekleştirirdi.
İki şampiyonadaki toplam 14 maçın 12’sini bilmişti ve BBC ile Reuter’s ajansına bile konu olmuştu..
2010’ da ölümünden sonra “Kill Octopus Paul” isimli film çekilmişti.
Ahtapot sülalesi uzay yaratıklarının yeryüzünde yaşayanlarını temsil ediyor demekte haksız mıyım?
Ne dersiniz?
Sevgilerimle.
Dr. Ahmet Girgin
Nisan 2014
Bilim insanlarının yaptığı son araştırmalar, ahtapotların DNA’sının bu dünyaya ait olmadığını ortaya çıkardı.
Yeryüzünde henüz keşfedilmemiş o kadar çok gizem var ki, bir şekilde açığa çıkarılan olaylar bu konudaki düşüncemizi tamamen destekler nitelikte. Tutankhamun’un hançerinin dünya dışı materyaller kullanılarak yapıldığını sizlere aktarmıştık. Şimdi benzer bir durum ahtapotlarla ilgili. Oldukça gelişmiş beyinleri ve mükemmel seviyede problem çözme becerileriyle omurgasız hayvanların en karizmatik üyeleri olan ahtapotların gen dizilimlerinin diğer tüm canlılardan farklı olduğu ortaya çıktı. 33 bin protein kodlayan gen ile daha önce hiç karşılaşılmamış bir yapıda genoma sahip olduğu ortaya çıkan ahtapotlarla ilgili Chicago Üniversitesi’nden Dr. Clifton Ragsdale şunları söyledi: “Bu zamana kadar yapılan araştırmalar, 8 kola sahip olan bu canlıların dünya üzerinde yaşayan tüm hayvanlardan farklı bir yapıda olduklarını ortaya çıkardı. Ahtapotlar, müthiş büyüklükte bir beyne ve sıradışı problem çözme yeteneğine sahipler.”
Araştırmacılara göre ahtapotun genomu, zıplayan gen adına sahip olan transpozon dizilerine sahip. Kendini genom içinde tekrar düzenleyebilen transpozonun ahtapotlar üzerinde ne gibi bir etki yarattığı henüz net olarak bilinmese de sinir dokularında yüksek seviyede bulunduğunu tespit edilmiş. Yine Chicago Üniversitesi’nden Caroline Albertin, “Birkaç değer farkı dışında ahtapotun genomunun yeniden düzenlenmiş bir omurgasızın genomunu andırdığı görülüyor. Bunu, genomu blender’a koyup karıştırmak gibi düşünebilirsiniz. Bu da genlerin farklı bir ortamda yer almalarına sebep oluyor ki bu hiç karşılaşmayı beklediğimiz bir şey değildi” dedi.
http://www.adabasini.com/haber/bilim-sokta-ahtapotlarin-dnasi-bu-dunyaya-ait-degil-366470.html