Bir GS Belgeseli 9 Kısım Tekmili birden…
Prolog:
- Sene 1971: Bir Leyli Meccani (Parasız Yatılı) Galatasaray Lisesi’nden (GSL) den mezun olur…
- Sene 1979: Bu Leyli Meccani bir hanımla dest-i izdivaç yapar
- Sene 1981: Bu çiftin Ergin adında nur topu gibi, daha doğrusu nur portakalı andıran sapsarı oğulları dünyaya teşrif eder…
Bölüm 1:
Anne, babanın başarısının GSL den geldiğini düşünerek oğlunu ne pahasına olursa olsun GSL’ ye vermek istemektedir. Bu nedenle oğlu Ergin’ i -şimdi kaldırılmış olan- kolej imtihanları için kurslara gönderir, yetmez özel hocalar tutar, yetmez kendisi problemleri ve testleri çözer…
Burada dikkat edilmesi gereken 1. nokta annenin çocuğa balık tutmasını öğretmediği, yakalanmış balığı ayıklayıp, pişirerek hazır lokma halinde oğluna sunmasıdır…
O sene çocuk önce Anadolu Liseleri sınavına girer: aslında sınav çok başarılı geçmiştir. Daha sonra kolej imtihanına girer: o da başarılı geçmiştir… Fakat burası Türkiye’dir ve her an her şey olabilir ve olur da: o yıl Anadolu Liseleri sınavı soruları çalınır; bunun üzerine Anadolu Liseleri sınavı tekrarlanır.
Bu arada kolej imtihanı sonuçları da gelmiştir: Ergin Üsküdar Amerikan’ a bile girebilmektedir. Bu durumda -baba hariç- herkes Ergin‘ i pohpohlamakta, 2. kez yapılacak olan Anadolu Liseleri sınavında neredeyse derece beklemektedirler… Olan olur, Ergin komplimanlardan şişer ve bu halet-i ruhiye içinde 2. kez Anadolu Liseleri sınavına girer; ama imtihandan 1 saat önce babası onu uyarmaya çalışır:
“ Oğlum, bu sınav sana çok kolay gibi gelecek ve korkarım sorulardaki nüansları fark edemeyeceksin! Bu nedenle, ne olur, sorulara çok kolaymış deme ve ince farkları hissetmeye çalış..”
Ama Ergin bir kere dolduruşa gelmiştir ve babasına arabadan inip imtihana giderken:
“ Merak etme baba, ben ne imtihanlar gördüm… Bu da bir şey mi ?” bakışını atar ve gider; baba o anda oğlunun kaybettiğini anlamıştır bile, ama kime, ne sebeple söyleyebilir ki bu hissi kablelvuku?
Bölüm 2:
Anadolu Liseleri sınavı sonucu gelmiştir ve kolejde o kadar başarılı olan çocuk bu sınavda hiç bir okulu kazanamamıştır…
Bunun üzerine her demokratik toplumda olduğu gibi Ergin’e 2 seçenek sunulur:
- Ya Üsküdar Amerikan
- Veya Saint Joseph
Ergin seçimini Saint Joseph yönünde yapar ve okula başlar…
Bölüm 3:
Anne hırslıdır; oğlunun GSL’ye girebilmesi için babaya yol gösterir:
“ Eğer oğlumuz yurt dışında 1–2 sene okursa GSL’ ye girebilir… Bu nedenle onu yurt dışında okutmak gerekir !”
Baba bunu doğrulatmak için GSL okul Müdürü Yıldızhan Yayla Abi’ si ile görüşür: yorum doğru ama eksiktir; yurt dışında okuyan herkes elini kolunu sallayarak GSL’ ye girememektedir, bunun için bir sınava girmesi ve tabii ki bu sınavı başarması gerekmektedir… Anne, oğlunun bu sınavı sular seller gibi vereceğini söyleyerek babanın yurt dışına çıkarak araştırma yapmasını önerir!
Ve Şam Babası çocuğuna geçici yabancı bir okul bulmak için bir Fransa – Belçika seyahatini gerçekleştirir. Sonuçta, Gand / Gent’ te bir okul bulur: Müdür gayet nazik biridir ve Ergin’in geçici olarak okumasını kabul etmiş, hatta yanında kalabileceği bir Belçikalı aile bulabilmek için çırpınmıştır.
Bölüm 4:
Baba aynı zamanda turizm sektöründe çalıştığı için tesadüfen Bruges de oturan bir sigortacı aile ile tanışır, Belçikalı aile Ergin’in yanlarında kalabileceğini söyleyince bu sefer baba ve anne her ikisi beraberce 2. Belçika ziyaretini gerçekleştirirler. Ergin Bruges’ deki ailenin yanında kalacak ve trenle 30 dakikalık bir yolculukla Gand’ daki okula gidecektir. Fakat tren istasyonunda anne babanın Türkçe konuşmaları sırasında Flaman gençler küfürle saldırıya geçince, Belçikalı aile ilerde oluşabilecek ırkçı olaylardan korkarak tekliflerini geri alır ve böylece bu hikayenin yurt dışında Ergin’i geçici olarak okutma bölümü hayali de sona erer…
Bölüm 9: (Feed back / Geri Dönüş Mekanizması ile)
Seneler sonra TV ve gazeteler, Belçika’da yukarıda bahsedilen bölgelerde büyük bir pedofili olayından bahsedeceklerdir: Bu olayda onlarca çocuk, ya porno film çekmeye zorlanmış veya bir o kadarı da vahşice öldürülmüştür…
Bölüm 5:
Bu arada Ergin Saint Joseph’e uyum göstermekte zorlanmaktadır. 6. Sınıfı zorla geçer, 7.sınıfta kalır, 8.sınıfta okul idaresi öğrencisinin yine sınıf tekrarını istemektedir; baba buna gerek olmadığını anlatmakta zorlanmaktadır, çünkü Saint Joseph’ in Türk Müdürü GSL de okumuş ve fakat bitirememiş olmasına rağmen çocuklara karşı gizli bir öfkenin içindedir: zira Mongol bir oğlu vardır ve bu çocuğunun zeka eksikliğinden doğan problemler babasını bilinçaltında normal çocuklara karşı bir hınç beslemektedir. (Bu bölüm, Şam Babası tarafından diplomasına haiz olduğu Tıp Doktoru olarak yorumlanmıştır.) Saint Joseph idaresi çocuğu sınıfta bırakacaklarında ısrar edince başka bir okula alınacağı sözü verilerek Ergin’in sınıf geçmesi sağlanır
Bölüm 6:
Bu arada, Türkiye’ de zorunlu eğitim 8 seneye çıkarılmış, bu sayede Ergin Saint Joseph’te –iyi ki- 7. sınıfta kalması nedeni ile hayatında 2. kez Anadolu Liseleri Sınavı’na girmeye hak kazanmıştır. Anadolu Liseleri Sınavı’na katılır ve GSL’ye -yedekten değil- doğrudan ve 18. olarak girmeye hak kazanır…
Bölüm 7:
Fakat tembellik burada da başına iş açar ve GSL’ ye girdiği sene sınıfta kalır. Neyse, 2. sene sınıfını geçer ve 10. sınıfa gelir. Okul idaresi talebenin pek çalışkan olmadığını göz önüne alarak Edebiyatı seçmesini önerir; fakat anne ve oğul Edebiyat’ ın onur kırıcı olduğu ve de ilerde üniversite de iyi bölümlere gidilemeyeceği için Türkçe-Matematik bölümüne geçirilmesini ister: burada vazife gene babaya düşmektedir ve GSL Müdürü ile görüşür, ama idare kararında ısrar etmektedir; sonunda GSL Türkçe-Matematik bölümüne geçirilmesine razı olur. Ama bir şartları vardır -haklı olarak-: eğer çocuk sınıfta kalırsa geçmesi için uğraşılmayacak ve okuldan atılacaktır.
Bölüm 8:
Tabii korkulan olur ve Ergin yine sınıfta kalır: başka bir okula sevk şartıyla sınıfı geçirilir ve şu anda Ergin normal bir Türk Lisesi’nde -olanlardan ders almış olarak- başarı ile okumaktadır, okul idaresi de öğrencisinden çok memnundur…
Epilog:
- Aynı tecrübe 2 ayrı insanda 2 ayrı sonuç doğurur.
- Anne-babalar çocuklarının kapasitelerini dev aynasında büyütmemeleri gerekir.
- Her zaman her istenilen gerçekleşmez
- Her istenilenin gerçekleşmesi, mutlaka iyi ve doğru sonuçlar doğurmaz.
- İlk imtihanını başaran kişi, aynı imtihana 2 kez girince de başaracak demek değildir.
- Sınıfta kalmak bazen insana daha güzel fırsat kapıları açabilir.
- İnsan bir yere ulaşmayı hedef olarak görmemeli, orada başarılı kalabilmeliyi hedeflemelidir.
- Kişinin zeki olması başarılı olacak anlamına gelmemelidir.
- Hatta normal zekalı kişiler, düzenli çalışmalarıyla zeki olduklarını varsayan kişilerden daha istikrarlı ve başarılı sonuçlar alırlar.
- …… (Burası sizinde ekleyebileceğiniz bir sonuç / yorum için boş bırakılmıştır…)
Dr. Ahmet Girgin