Osmanlı’yı Bizans Tekfurları mı kurdu?
“Böyle aptalca bir şey olur mu?” Dediğinizi uyar gibi oluyorum. Bu iddiayı ortaya atan ben değilim ve sizin gibi ben de ilk defa okuduğumda irkilmiştim. Rahmetli Üstat Halil İnalcık “Tarihçiler Kutbu” kitabında şöyle yazıyordu:
“… Balkan Harbi’nden sonra Herbert Gibbons diye bir yazar çıkmıştı:
“Gaza yapan Türkmenlerin kültürü bir imparatorluk, devlet yaratacak seviyede değildir; Osmanlı devletini kuranlar, Müslümanlığı kabul eden Rumlardı.”
İşin ilginç yanı, bu tezi ünlü Arnold Toynbee de benimsemişti.”
Bunun üzerine tarih sayfalarını karıştırmaya başladım ve ilginç sonuçlara ulaştım..
İsterseniz, Osman Gazi’nin Osmanlı’yı kurmadan önceki tarihine bir göz atalım.
Bilecik’ in fethi:
Bilecik Tekfurunun ismi kitaplarda yazmıyor; lakin içten pazarlıklı biri. Osman Gazi’ye yüzünden gülüp, arkasından vurmak isteyen bir Tekfur. 1298 yılında oğluna Yerhisar Tekfurunun kızını almak için düğün yapacak. Ama asıl istediği düğüne gelecek Osman Gazi ve adamlarını kılıçtan geçirip, topraklarına konmak. Bilecik Tekfurunun düşünemediği tek şey, tuzağı öğrenen Harmankayası Tekfuru Köse Mihal’in Osman Gazi’nin sadık dostu olmasıydı. Durumu öğrenen Osman Gazi, karşı plan yapıp uygulamaya koyar: kadınlar yerine savaşçılarını geçirir, kendisi ve Köse Mihal kır düğünü sırasında birden ata binip uzaklaşırlar, onları takip eden Bilecik tekfurunun adamlarına da kadın kılığına girmiş Osman Gazi’nin askerleri saldırırlar. Böylece Bilecik Tekfuru yakalanır, başı kesilir ve Yerhisar Tekfurunun kızını almak da Orhan Gazi’ ye nasip olur…
Aslında Orhan Gazi o zamanlar 17 yaşında bir yiğittir ve gelini kendi elleriyle kaçırmıştır.
Gelinin Holifera (Olivera) ismi, Ulufer (Nilüfer) Hatuna çevrilir, kendi isteğiyle Müslüman olur ve tarihimize yön verecek 2 oğlan çocuk doğurur:
- Biri Rumeli’ ye geçerek fetihlere yol açacak olan Süleyman Şah,
- Diğeri ise, Kosova Savaşını kazanacak olan Murat Hüdavendigar.
Burada bir saptama yapalım:
- Osmanlı soyu daha 2. padişahtan itibaren Nilüfer Hatun’u alarak % 50 Bizans kanıyla karışmıyor mu?
- Süleyman Şah ve dahi 3. Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigar artık % 50 Bizans kanı taşımıyor mu?
Bu saptama kesinlikle bir küçümseme anlamında değildir, Osmanlı’yı karalama anlamında hiç değildir; sadece okul kitaplarında yazılmayan gerçekleri dile getirmektir.
Biz hikayemize devam edelim..
Orhan Gazi sonradan 3 hatun ile daha evlenecektir:
- Yine bir tekfur kızı olan Asporça Hatun
- Bir Türkmen beyinin kızı olan Bayalun Hatun
- Bizans İmparatorlarından 6. Yuvanis Kantakuzinos’un kızı Teodora.
Tarihte önemli olan Orhan Gazi’ nin 3. Evliliğidir;
- Çünkü artık 65 yaşındadır ve bir ayağı çukurdadır…
- Çünkü bu da bir siyasi evliliktir.
- Çünkü Teodora hiçbir zaman Müslüman olmayacaktır…
İsterseniz sizinle 1341 yılına gidelim; o tarihte Konstantiniye İmparatoru 3. Andronikos Paleologos ölmüş, yerine veziri 5. Paleologos geçmiştir. Lakin yeni İmparator genç ve toydur. Vasiliğine Vezir Kantakuzinos atanır. Kantakuzinos’ un gözü de –doğal olarak- Bizans tahtındadır; Trakya’ da bir isyan çıkartır ve 6. Yuvanis unvanıyla imparatorluğunu ilan eder. Demek ki o tarihte Bizans’ ta 2 imparator birden hüküm sürmeye çalışmaktadır…
Buradan itibaren Bizans tarihi tekrar Osmanlı tarihiyle kesişecektir. Çünkü isyan bayrağı açan 6. Yuvanis Kantakuzinos -kısaca Kantakuzen- Orhan Gazi’ den yardım isteyecek, karşılığında 19 yaşındaki kızı Teodora’yı 65 yaşındaki Türk Padişahına zevce olarak sunacaktır. Orhan Gazi bu teklifi zevkle kabul edecek, karşılığında isyankar İmparatora destek olarak savaşçılarını gönderecektir. Kantakuzen de aldığı destek ile Konstantinopolis’ e saldıracak, şehirdeki yardımcılarının kale kapılarını açmasıyla kente girecek ve genç imparator 5. Paleologos eski vasisini 6. Yuvanis olarak yeni şeriki/taht ortağı kabul etmek zorunda kalaktır. Hatta 5. Paleologos, Kantakuzen’in küçük kızı Eleni’yle evlenir: bu durumda Kantakuzen’in büyük kızı Teodora ile evli olan Osman Gazi, ihtiyar İmparatorun damadı, genç İmparator Yuvanis Paleologos’un da bacanağı olmuştur…
Orhan 1347 yılında Üsküdar’a gelir, kaynatası imparator tarafından merasimle karşılandı ve 3 gün boyunca ziyafet ve şenliklerle ağırlanır..
1352 yılında ise Kantakuzen, Orhan Gazin’in yardımlarına karşılık Gelibolu’daki Çimpe/Çimenlik kalesini vermişti. Orduya kumanda eden Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa kaleye asker koymuştu. Türkler böylece ilk defa Rumeli’de toprak sahibi olmuşlardı. Bir yıl sonra Türkler Tekirdağ’a kadar olan yerleri ele geçirmişlerdi. Durumunu sağlamlaştırdıktan sonra Türkleri 10 bin altın karşılığında Çimpe’den, 40 bin altın karşılığında da Gelibolu’dan çıkarma pazarlığına girişen imparator Kantakuzen ret cevabı aldı.
Burada da 2. saptamamızı yapalım:
- Gelibolu’ daki Çimpe/Çimenlik kalesini Bizanslılar Osmanlılara vermeseydi, Osmanlılar Avrupa’ yakasına geçip, topraklarını genişletebilirler miydi?
- Hatta İstanbul fethedilebilir miydi?
- Yuvanis Kantakuzinos Orhan Gazi’nin yardımıyla tahta ortak olduktan sonra, daha da ileri gitmiş, 1353 de meşru İmparator olan 5. Yuvanis Paleologos’u tahtan indirmiş ve Bozcaada’ da bir manastıra yollamıştı..
1354 de yani sadece bir sene sonra Şehzade Süleyman Paşa Rumeli’ye geçerek Gelibolu Yarımadasını zapt edince, Bizans halkı “Kantakuzinos memleketimizi Türklere sattı” diyerek ayaklandılar, Kantakuzen’ı devirip Genç İmparator 5.Yuvanis Paleologos’u tekrar başa geçirdiler. Bunun üzerine devrik İmparator Kantakuzen’in oğlu Mateos, hükümdarlık haklarını korumak için Trakya’da mücadeleye başlamış ve eniştesi Orhan Gazi’ den yardım istemişti…
Burada da 3. saptamamızı yapabiliriz sanırım:
- Yazar Herbert Gibbons Osmanlı’nın Bizans İmparatorlarıyla kanka olduklarını yazmakta pek de haksız değil sanırım..
Gelelim son hikayemize:
1346 yılında, Orhan Gazi’nin Bizanslı Prenses Teodora’dan Halil Bey isminde bir oğlu olur. Daha 10 yaşında iken şehzade Halil İzmit’ te sancak beyliği yapmaktadır. Bir gün kayıkla sahilden fazla açılınca, Foça korsanlarının eline düşer… Foçalılar Türk Şehzadesine fidye olarak 100,000 altın değer biçerler.
O zamanlar Orhan Gazi’nin ülkesinin sınırları tam belli değildi. Karada ordusu kuvvetli olmasına rağmen, denizde donanması yoktu… Bu nedenle Orhan Gazi, şehzade Halil’in kaçırılmasında suçu, donanmasını iyi yönetemeyen ve bacanağı genç İmparator 5. Yuvanis Paleologos’a attı…
İşte genç İmparator 5. Yuvanis, Mateos’ un ayaklanması sırasında Osmanlıdan yardım istediğinde, Orhan Gazi’nin elçisi, eğer şehzade Halil’in kurtarılması için İmparator donanmasını kullanmaz ise, Mateos’ a yardım ederek genç İmparator’u tahtan indireceğini sert bir dille belirtir. 5. Yuvanis Paleologos korkar ve bizzat donanmasının başında Foça’ya gider, kaleyi kuşatır, lakin ele geçiremez. Şehzade Halil için 100.000 altın istendiğini orada öğrenir; 50.000 altını Orhan Gazi’den istemek üzere donanmasını Foça’da bırakarak geri döner. Orhan Gazi kızar, 50.000 altını verir, ama bacanağına derhal Foça’ ya gidip yarım kalan işi tamamlamasını emreder. Bacanak 5. Yuvanis Paleologos Foça’ ya gitmek üzere tekrar gemisine yelken açtırır. Lakin yolda Foça muhasarasını bırakıp, geri dönmekte olan donanması ile karşılaşır. Kaptanlar “Erzak kalmadı”, “Deniz sefer mevsimi geçti” gibi bahanelerle Foça’ ya dönmek istemezler. Biçare İmparator Kadırgası da, donanmasıyla birlikte tekrar İstanbul’a dönmek zorunda kalır. Kalır ama bacanak, Orhan Gazi’ yi kızdırmıştır. Sultan ordusuyla Kadıköy’ e gelir, koca İmparatoru ayağına çağırır ve çocuk gibi azarlar… 5. Yuvanis Paleologos, çaresiz 3. kez Foça’nın yolunu tutar. Orhan Gazi’ nin 50.000 altınına kendi 50.000 altınını da katar, fidyeyi öder ve şehzade Halil’i Foça’dan alıp, saltanat kadırgasıyla önce İzmit’e, oradan da İznik’ e götürür. Hatta kendini affettirmek için 9 yaşındaki güzel kızını Halil’e nişanlı olarak sunar. Bu yaptıklarına karşılık Orhan Gazi de büyük iken küçülmüş İmparatora bazı ayrıcalıklar sağlar:
- Osmanlı askerleri bacanak İmparator’a Trakya’da saldıran Mateos’a yardım etmeyeceklerdir.
- Türk akıncıları İmparator’un kalelerine saldırmayacaklardır.
Bazı tarihçiler Şehzade Halil olayına gerçekleşmemiş gözüyle bakarlar. Ne olursa olsun tarih, Osmanlı’nın ilk gelinlerinin Bizans kökenli olmasını, dolayısıyla çocuklarının yani geleceğin Şehzadelerinin 3. Padişahtan itibaren yarı yarıya Rum kanı taşıdığı gerçeğini değiştiremez…
Kalın sağlıcakla..
Dr. Ahmet Girgin
Ocak 2018
Not:
Osmanlı geleneğine göre, Müslüman olmayan bir ananın çocukları asla hükümdar olamazlardı. Bundan dolayıdır ki; ne Asporça, ne de Teodora’nın çocukları ile ilgili saltanat kaygısı ya da kavgası söz konusu olmamıştır.
Dolayısıyla acaba diyorum, Fatih Sultan Mehmet kardeş katlini uygun kılacağına, Padişahlar Has Hatunu Müslüman yapsa, diğer zevcelerini kendi dinlerinde bıraksalardı, acaba Osmanlı tarihi daha az kanla yazılmış olmaz mıydı?
Faydalanılan Kaynaklar:
- İnalcık, Halil: Tarihçiler Kutbu
- Uzunçarşılı, İ. H.: Büyük Osmanlı Tarihi, cilt 1
- Von Hammer, Joseph: Büyük Osmanlı Tarihi, cilt 1
- Koçu, Reşat Ekrem: Osmanlı Padişahları
- De Lamartine, Alphonse: Osmanlı Tarihi, cilt 1
- Dukas: Bizans Tarihi
- Şapolyo, Enver Behna: Osmanlı Sultanları Tarihi
- Wikipedia
- http://www.yesilbursadergisi.com/mobil/koseyazisi.php?id=740
- http://www.tarihsayfasi.com/osmanli/orhan-gazi-nin-hanimlari-ve-cocuklari.html
CengiZ
2 Temmuz 2018 @ 19:03
Bize okulda öğretilen marih sanırım bu durmda