Paris3
Fotoğrafların üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.
Paris’e seneler sonra yine/yeniden gittim.
Sanat dolu, buram buram tarih kokan bu şehre tekrar gidilmez mi?
Gidilir tabi..
Doyamadığım bu şehre gör(e)mediğim taraflarını görmek üzere gittim…
Yine doyamadım.. 2016 yılbaşında tekrar döneceğim inşallah..)
Paris Kanalizasyonları
Viktor Hugo’nun Sefiller romanından veya aynı isimde çevrilen filminden hatırlarsınız; Paris’in altında bir şehir daha vardır. Jean Valjean’ın kızı Cosette’in sevgilisi Marius 1832 yılındaki ihtilalde yaralanınca, yeraltındaki bu geniş kanalizasyonlarda Jean Valjean Marius’u sırtında taşır, kurtarır ve sonrasında da gençler evlenirler…
Paris’in bu kadar ünlü kanalizasyonlarını Fransızlar müze yapmışlar; Pont de l’Alma’nın sağ tarafından bilet alarak giriyorsunuz.
(Bu arada ben dinazor bir tercüman rehber olarak Türkiye’de bin bir güçlükle girdiğim müzelere karşılık, Paris’te şeref üyesi olarak karşılandım ve neredeyse tüm müzelere konuk olarak girdim.)
Luxembourg Bahçeleri
Victor Hugo’nun Sefiller’inden bahsederken Jean Valjean’ın manevi kızı Cosette ile sevgilisi Marius’un ilk karşılaştıkları yer olan Luxembourg Bahçeleri’nden bahsetmemek olmaz…
Leda Çesmesi – Lüksemburg bahçeleri ve sarayı – Fotoğrafçımız Suzan Hanım
Avrupa tarihinde Medici/Medicis’ lerin olmadığı şehir yok gibidir; işte Luxembourg Bahçeleri’nin girişindeki o ünlü çeşme de Marie de Medicis tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra da önüne 50 metrelik bir su havuzu ile Paris’in iki sokağının köşesindeki Leda Çeşmesi de eklenmiştir.
Rue de la Huchette Tiyatrosu
Seneler, seneler önce bu tiyatroda Eugene Ionesco’nun iki eserini seyretmiştim; yıllar sonra tekrar uğradığımda aynı eserlerin 1957’ den beri hala ve kesintisiz oynandığını gördüm.
Bizde bu konuda, bir tek Ferhan Şensoy’un 3000 küsüruncu “Ferhangi Şeyler” oyununu gururla aynı kefeye koyabilirim. Lakin sanata değer veren ülke olarak Fransızların oyunları 58 seneden beri oynanarak çoktan 18,000 e dayanmıştı…
Tabii “Ferhangi Şeyler” de tek bir aktörün (Ferhan’ın mekanı cennet olsun…) oynadığını, Fransız Tiyatrosunda ise seneler içinde bir çok sanatçının yer aldığını yazmam gerekir.
Sainte Sulpice Kilisesi
İsterseniz şimdi de Dan Brown’ın meşhur kitabı “Da Vinci Şifresi”nde bahsedilen Sainte Sulpice Kilisesi’ne uğrayalım.
2. Fotografta görülen mermer tabandaki çizgi devam ederek obeliskin tam ortasından da geçmektedir. Bazı kitaplarda yanlışlıkla bu meridyenin Paris’i belirten meridyen olduğu söylenmiştir; bu yanlış bir açıklamadır. Paris’i betimleyen meridyen “Observatoire” = Gözlemevinden geçen meridyendir.
Bu meridyenin tam kilisenin ortasından geçtiğini belirten yazıyı ekleyebilmek için de Kilise’den izin almak zorunda kalınmıştı: sene 1743 (3. fotoğraf)
Sainte Sulpice Kilisesi’nde anlatmak istediğim diğer önemli bir konu ise, arkeolojiyi seven okurlar içindir. İlk fotoğrafı büyütürseniz:
- zemin kattaki sütun başlıklarının Dor nizamında olduğunu,
- 1. katta İyon,
- 2.Katta Korint ve
- 3. katta ise İyon ve Korint karışımı olan Kompozit başlıkları göreceksiniz..
Böylece basitten olgunluğa ulaşan bir tarih serüvenini aynı binada izleyebiliriz..)
Pont des Arts
Paris’te Seine nehri üzerinde irili ufaklı tam 37 köprü vardır. Bunlardan Pont des Arts (Sanatlar Köprüsü) 1804 yılında Napoleon Bonaparte tarafından yapılmıştır ve aslında bir yaya geçididir. 1984 yılında eski haline uygun olarak yenilenmiş, o zamandan sonra da -dünyanın başka şehirlerinde olduğu gibi- asma kilit takılarak dilek dilenen bir yer olmuştu. Fotoğrafçımız Suzan Hanım da dilek tutmuş ve tekrar Paris’e gelmeyi dilemişti. Dileği gerçekleşti ve 2016 yılının son günlerinde 2017 ye girmek için, Corona öncesi de meşhur 2020 girmek için yolumuz iki kez daha Paris’e düştü…
(Allah’tan Suzan Hanım dileğini tutmuş, çünkü daha sonra -asma kilitlerinin ağırlığını köprünün kaldıramadığı gerekçesiyle- Paris Belediyesi tüm kilitleri kaldırdı ve yeni kilit asılmasını yasakladı…)
Darısı sizlerin başına…
Dr. Ahmet Girgin
Seyahat :Ekim 2014
Yazım: Haziran 2020
Fotoğrafların üstüne tıklayarak büyütebilirsiniz.