Puy Du Fou
(Vendée Bölgesi: Nantes Yakınları)
Burada iyi yapılmış bir işin, azimli bir çalışmanın seneler sürdüğünü ve – bizdekinin tersine- Batı’da nasıl değer bilindiğini yazmaya çalışacağım.
Kişinin Fransız Milliyetçisi olduğu, hatta Hıristiyanlığı sunumlarda vurgulaması beni hiç ilgilendirmiyor. Sözde Ermeni Soykırımını desteklediği söyleniyor; ben ise tarihi bulgulara dayanarak bunun olmadığını söylüyorum. Bu konu apayrı bir konu; ama yaptıklarına hayran olmamak, Fransızların deyimiyle şapka çıkarmamak imkansız..
Sene 1978: Philippe de Villier memleketi Vendée de Fransız tarihini içeren bir temalı köy kurmak ister: ama parası yoktur. Kapıları çalar ve önce bir büyük gösteri hazırlar. Şimdilerde CinéScenie adıyla bildiğimiz gösteriye ücretsiz aktörler bulur, senaryoyu yazanları ve müziği hazırlayanları telif ücreti almamaya ikna eder. Basit gibi görünen, çok önemli ve zor bir çalışma..
Sene 1989: Gölün/sahnenin kenarına bu sefer ticari amaçlı bir temalı bir köy inşa edilir: burada artık paralı bir yatırım vardır.
Sene 1998: Şimdilerde 24 ayrı dalı olan ve genelde Puy du Fou’ ya gerekli personeli yetiştiren Akademi kurulur.
Sene 2001: 115 metre uzunluğunda ve 6500 seyirci kapasiteli, günün ana temsili yapılan Arena açılır.
Aşağıda 6.500 kişilik Arena’ da yapılan gösterinin kısa ve uzun çekimlerini izleyebilirsiniz. (Kısa: 5 dakika, Uzun: 25 dakika)
Sene 2007: Parkın misafirlerine gecelemeleri için oteller açılır; bunların hepsi ortaçağ benzeri yapılardır.
Böylece 2014’ te dünyanın en iyi gösterisi seçilen program ortaya çıkar ve Puy du Fou dünyanın en iyi temalı parkı seçilir!
Sene 2018 : Kynren – Efteling – Tolédo olmak üzere İngiltere, Çin ve İspanya’da benzer parklar için antlaşmalar yapılır!
Biz de 2015 senesi Kasımında hem parkı gezmek için, hem de CinéScenie’ yi izlemek için bilet almak üzere harekete geçeriz; lakin parkın otellerinde yer bulmak ne mümkün.. Bunun üzerine beynimizde bir şimşek çakar ve ortaçağ şatolarından dönüşmüş bir otelde kalmak üzere rezervasyon yaparız.. Bununla da yetinmez, Fransa’nın ünlü Loire Şatolarını gezmek üzere programı genişletiriz, tabii başka bir şatoda konaklamak şartıyla.. (Loire Şatoları artık başka bir yazıya..))
Bu zamana kadar yeryüzünde birçok temalı park gezdim. En beğendiklerimden biri Orlando’daki Universal Studio’larınkiydi. Orada daha çok teknik öne çıkıyordu; halbuki Puy du Fou’ da insan emeği tekniğin önünde yer almış..
Ortam sanki bir botanik parkı; değişik ağaçlar, çiçekler her tarafta ve bakımlı..
Gösterilere gelince hepsini bir günde gezmenize imkân yok! En az 2 gününüzü harcamanız lazım:
7 tane ana temalı ve en az yarım saat süren gösteri var; hiç birini kaçırmamanızı öneririm. Ama beni en çok etkileyen “Les Mousquetaires de Richelieu” ve “Le Bal des Oiseaux phantomes” oldu.
İlki yani “Richelieu’nün silahşörleri” 80 metre eni olan bir sahnede gerçekleştiriliyor ve içinde atlar –tabiri yerindeyse- cirit atıyor. Sahne birden su ile kaplanıyor ve havuza dönüşüyor, gösteri devam ediyor ve seyrine doyum olmuyor..
Aşağıdaki videoda 1 dakikada bu gösterinin özetini izleyebilirsiniz..
İkincisi ise “Hayalet Kuşların Balosu”. Açık havada yapılıyor ve yüzlerce metre yüksekteki bir balondan aşağı uçan şahinler, leylekler, kartallar saçlarınızı sıyırarak gösterilerini sunuyorlar.
Aşağıdaki videoda ise 3 dakikada bu gösterinin finalini izleyebilirsiniz..
Tüm gösteriler belirli saatlerde sunuluyor; ama seansları her gün değişiyor. Bu nedenle ilk girişte her gün değişen saatleri sunan harita/broşürü alıp programınızı buna göre yapmanız gerekiyor.
7 tane de daha kısa süreli ve tekrarlanan gösteri mevcut. Örneğin “Yuvarlak Masa Şövalyeleri” ni anlatan “Les Chevaliers de la Table Ronde”:
Aşağıdaki videoda ise 14 dakikada Excalibur kılıcının hikayesini ve gölden çıkan yuvarlak masa şövalyeleri ile atlıyı izleyebilirsiniz..
Ama en önemli gösteri ta başından beri geliştirilen CinéScenie: güneş battıktan sonra, 22.30 civarında yapılıyor. 13.000 kişilik tribünlere ulaşırken hiçbir kargaşa yaşanmıyor; Önünüzde kocaman bir göl, gölün önünde yeşillikten oluşmuş 300 metrelik sahne, arkasında Verdun savaşında (Google Amcaya müracaat lütfen..) yarısı harap olmuş bir şato ve yanında eski bir köy.. Tüm bunlar 1,5 – 2 saat boyunca izleyeceğiniz dünyanın en iyi gösterisi seçilen CinéScenie’ nin doğal sahnesini oluşturuyor. Sahnede devamlı değişen –ve ücret almadan çalışan- 600-1.200 kişi size bölgenin tarihini anlatıyor; ama ne anlatış!
Gözünüzü suda üzerinde yürüyen ve dans eden insanlardan, birden suyun üzerinde beliren devasa atlıkarıncadan, onlarca atlı şövalyeden, savaş sahnelerinden, yanan/yıkılan şatodan, ateş edilince öldü numarası yapan şahane attan, Venedik Balosu temasında sudan insanlarla çıkan gondollardan vs.. bir an olsun ayıramıyorsunuz; zaten gösteri boyunca nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz..
Aşağıdaki videoda ise 7 dakikada size anlatmaya çalıştığım muhteşem Cinéscénie gösterisinin final bölümünü izleyebilirsiniz; Çıplak gözle izlemek gibi değil ama en azından sizde burayı gezme arzusu uyandıracaktır..))
Program sonunda aynı sakinlikle ortam boşalıyor ve hayret hiç trafik sıkışıklığı yaşamadan dağılıyorsunuz; tam canım Türkiye’ mde özlenen ortam..
Tüm köyün gezilmesi ve CinéScenie pahalı sanmayın: 3 gün giriş yani tüm gösteriler ve CinéScenie’ ye kişi başı toplam 69 € verdik; hepsi de helal olsun..
Yalnız burada kaldığımız şato, Hodebert Şatosundan sonra çok etkilemedi bizi. O yüzden sizinle ancak içerisinde gördüğüm 2 değişik fotoyu paylaşıyorum. İlki Stanley Kubrick’in “Eyes wide shut” filmindeki ayin sahnesini andırıyor, ikincisi ise kapalı bir demir kapının üstünde Gustave Courbet’nin ünlü “Dünyanın Kökeni” tablosunun kopyasıydı sanki..
Muhtemelen buraya giden ilk Türkler bizlerdik.. Umarım sizlere de nasip olur..
Dr. Ahmet Girgin
Haziran 2016
Not: Fotoğrafların çoğunluğunu çeken Suzan Hocaoğlu’ na teşekkür ederim..
Küçük resimlerin üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz..
Sene 2018; yani Puy de Fou gezimizin üzerinden tam iki sene geçmiş. Bir de bakıyorum ki Sözcü gazetesinde bir haber:
Kargaları Çöpçü Yaptılar!
Nerede?
2016 Haziranında gezdiğimiz Puy de Fou Temalı Parkta!
Biz aptalca konularla uğraşırken, elin gavuru Kargalara Meslek öğretiyor..
Haberi aşağıdaki linkte:
https://www.sozcu.com.tr/2018/dunya/bunu-da-gorduk-kargalari-copcu-yaptilar-2570640/
Sene 2018; yani Puy de Fou gezimizin üzerinden tam iki sene geçmiş. Bir de bakıyorum ki internette bir haber:
Fransız uzmanlar 19. yüzyıl ressamı Gustave Courbet’nin ‘Dünyanın Kökeni’ adlı ünlü tablosundaki kadın modelin kimliğini ‘yüzde 99’ oranında tespit etti. Kadının meşhur Osmanlı diplomatı Halil Şerif Paşa’nın metresi olan balerin Constance Queniaux olduğu duyuruldu.
Yani kısaca, yazımın en sonunda gördüğünüz resim ile atıfta bulunduğum hatun ile biz Türkler uzaktan akraba çıktık…)))
https://www.superhaber.tv/amp/o-kadin-osmanli-pasasinin-metresi-cikti-haber-138923
Hızır YILMAZ
31 Aralık 2018 @ 14:15
Abi, çok güzel hazırlanmış bir site eline sağlık. Bende kalmasın deyip dostların ve insanlar ile paylaşman daha da güzel…
drgirgin
1 Ocak 2019 @ 18:41
Sevgili Hızır Yılmaz,
Beğendiğine çok sevindim..))
Paylaşma konusuna gelince:
1-Paylaşılan iki şey çoğalır: Sevgi ve Bilgi
2-Elbet bir gün vücudum toprak olacaktır; baki kalan bu kubbede bir hoş sedam kalsın..
Sevgiler