Rehberlik Anıları 6
Rahmetli İbrahim Ağabey Anısına
622 – İbrahim (Mızrık) Üstünboy (93) Ağabeyimiz Mart başında vefat etmiş ve cenazesi 3 Mart 2018 öğle namazını muteakip Akçay Hz. Ömer camisinden kaldırılmış; çok çok üzüldüm. Lisemizin duayen turizm rehberlerinden biri daha sonsuzluğa gitti…
Benim için ayrıca önemliydi; çünkü ilk Anadolu turumda Göreme kiliselerini nasıl gezdireceğimi bana sabahın 04 ünde anlatan Ağabeyimdi…
Sene 1969. Aylardan Ağustos ve ben hiç görmediğim Kapadokya’ya 50 (yanlış görmediniz yazı ile elli) kişilik turist kafilesi ile gidiyordum. Yazıdan da anlaşılacağı üzere (www.girgin.org/rehberlik-anilari-3/ ) o senelerde bu kadar kalabalık bir gurubu alacak otobüs yoktu. 40 kişilik eski bir Mercedes ile 10 kişi taşıyan Ford Transit minibüs tüm gurubu sırayla Anadolu yollarında taşıyordu.
Nihayet gece inerken, Ürgüp’teki Büyük Otel’e vardık: büyük dediğime bakmayın, 60 ların “büyük” oteli, bugünlerin 2 yıldızlı oteline benzer bir yapıydı ve müdürü de Saffet’ti yanılmıyorsam. Gurup kalabalık olduğu için bana otelde yer kalmamıştı ve hemen çaprazındaki Pınar Pansiyon’da kalacaktım.
Yatacak yer önemli değil, lakin o zamanlar yaşım daha 18, hiç görmediğim yerlere gidiyorum, hem de kalabalık tursit gruplarıyla; sırf Atilla Şalcıoğlu Abim bana güvendiği için ve O’nun yüzünü kara çıkarmamak adına elimden geleni yapıyorum. Lakin, bilen bilir Göreme Kiliseleri hem yerleşim bakımından karışık bir plana sahiptir, hem de içindeki freskler o zamana kadar hiç bilmediğim Hırıstiyanlığın önemli sahnelerini yansıtmaktadırlar. Nasıl yol bulacağım? Nasıl Hz. İsa’nın bilmediğim hayatını anlatacağım diye kara kara düşünürken, otelden bana güzel bir fikir verdiler:
“Bu akşam disko da folklor gecesi var; orada diğer gurubun rehberi Sarhoş İbrahim’den yardım alırsın.”
Disko dediğime bakmayın: üç kırmızı, iki mavi ışıkla aydınlatılmış kıytırıktan bir bodrum katı!
Benim yaşımdaki rehberler bilirler, o zamanlar “Meshoui” adını verdiğimiz “Kuzu Çevirme” daha başlamamıştı; sadece folklor gösterisi ve sonrasında garsonların Fransız kızlarına sarkma gecesi olurdu.
Sabırsızlıkla, gecenin bitmesini bekledim ki İbrahim Bey’e ulaşıp, yardım isteyeyim diye: gece sona erdi, o zamanların ünlü rehberinin yanına gittim. Sağ yanında bir hatun, sol yanında başka bir afet Sarhoş İbrahim rakısını yudumluyordu.
“Affedersiniz.” dedim. “Ben yeni rehberim, buraya ilk defa geldim. Acaba bana yardımcı olabilir misiniz?”
Cevap üzücüydü, genç Ahmet için:
“Görmüyor musun kardeşim? Meşgulüm!”
Yıkılmıştım, ama yapacak bir şey yoktu. Pınar Pansiyon’daki odama çekildim. O zamanların yegane bilgi kaynağımız olan “Guide Bleu” yü açtım ve Göreme kiliselerini tekrar tekrar okumaya çalıştım. Lakin, konu bayağı karışıktı, tekrarlamaya çalışırken uyuya kalmışım…
Uykumda kapımın gümbür gümbür vurulduğunu duydum, rüya görüyorum zannettim: ama sonra gecenin sonunda, gün ağarma üzere saat 04 gibi oda kapımın gerçekten çalındığını fark ettim, kalktım, kapıyı açtım. Karşımda Sarhoş İbrahim duruyordu:
“Oğlum, neden GS Liseli olduğunu söylemedin?”
Şaşırmıştım, daha GS Lisesinin Abi – Kardeşliğini tam bilmiyordum. Bir şeyler gevelemeye çalışırken beni yanına çağırdı, Kapadokya’nın volkanik toprağına oturttu ve sabahın dördünde elindeki bir dal parçası ile kumlu tüfün üzerinde çizerek bana Kiliselerin yerleşimi ve içlerindeki fresklerin konularını anlattı!
Üzerinden yarım asır geçmesine rağmen bu anı hala hafızamda dün gibi canlıdır ve hakiki Galatasaraylılığı anlatması bakımından sizlerle paylaşmaz isem, İbrahim Ağabeyime son görevimi yapmamış olurdum…
Bizim yaşımızdakiler için duayen Selçuk Güvengez ile Prof. Dr. İbrahim Hızalan Ağabeylerimiz kaldı; Allah Onlara uzun ömür versin..
Dr. Ahmet Girgin
Mart 2019